Kendi ışığın ol” Buddha’mn son öğretisidir. O bize, hiçbir
topluluğun -politikacılar, devletler, kiliseler, parlamentolar,
konseyler, filozoflar, teologlar- hayatımızın sorumluluğunu
alabilecek kelimelerine, eylemlerine ve direktiflerine tamamen güvenilmemesi gerektiğini hatırlatır.
Dahası Buddha hayatta karşılaşacağımız her olay ve meseleyle başa çıkabilmek için hepimizin gerekli güç, bilgelik, içgörü ve cesarete sahip olduğumuzu söyler. Ve bu güç canımız
acıdığında, kaybolduğumuzda, terk edildiğimizde, hevesimiz
kırıldığında da daima oradadır. Elbette birçok insan, kişisel
hayatlarının sorumluluğunu başkalarına verip onların talimatlarına, öğretilerine ve direktiflerine göre yaşayarak kolaya
kaçmak isteyebilir. Bu hiç Budistçe bir tavır değildir.
Hayat meselelerinize dair tüm cevapların onlarda olduğunu söyleyen insanlara ve organizasyonların cazibesine aldanmayın. Kendi lambanız olun, kendi ışığınız olun, kendi rehberiniz olun. Bu durumu filozof Krishnamurti bilgece
açıklar: “Eğer bir otoritenin, dogmanın veya yargının karanlık gölgeleri içindeysen kendine ışık olamazsın.”
Hepimizi aydınlatan ve evimize eşlik eden
parlak birfarkındalık ışığı var
ve bu parlak farkındalıktan
tıpkı dalgaların okyanustan ayrılamadığı gibi
hiçbir zaman ayrılamayız.
Eğer biri Buddhanın oğluysa, mutlaka merhametli bir
kalbe sahip olmalı, tüm canlıların özgürleşmesini istemeli
ve diğer herkesi de böyle davranması için etkilemelidir.
En temel problem,
sorunlarımızdan nasıl kurtulacağımız düşüncesinden
nasıl kurtulacağımızdır.
Ancak o zaman hayatımızdaki gerçek meselelerle ilgilenebiliriz.
Budist düşünce şekline göre,
ölüm uzak durup kaçılacak bir mesele değil,
aksine hayatın gizemini çözmek için bir anahtardır.
Ancak ölümü anlayarak hayatı anlarız.
Farkında ve dikkatli olduğumuzda,
aldığımız herşeyin de farkında
oluruz.
Ağzımıza birşey attığımızda, ne yediğimizi biliriz.
Çiğnediğimizde, ne çiğnediğimizi biliriz.
Bu kadar basit.
Kişinin yeri geldiğinde bir an durup geçmişine bakması;
geçmişten yaşadığı ana kadargözden geçirip
şu ana kadar olduğu insana yakından bakması
çok önemlidir.
Bedenin ve zihnin sırrı, geçmiş için yas tutmamak,
gelecek için endişelenmemek veya olası sorunları
beklememek, aksine bilgece ve en içten şekilde
anda yaşamaktır.