Dünya sahtekarlarla doludur azizim; insanlar samimi değildir, herkes birbirini kırar, incitir. Bizim o koca koca kitapları devirmemiz, iki satır samimiyet bulabilmek içindir.
Eskiden çok eskiden böyle güzel mahalleler vardı. “ Ev alma komşu al” diye boşuna söylememiş Atalarımız. Yazarın bu güzel kitabını okurken çocukluğum geldi aklıma. Komşusunun derdini kendine dert edinen, sevincine sevinen, karşılıklı gelen tabak daki ikramları boş çevirmeyen, mahalleden birinin cenazesi olduğun da evde bir sessizlikle televizyonu bile
açmayan bir nesil de yaşadım ben. Lüks eşyalarla lüks bir hayat yaşamadık belki ama lüks den daha kıymetli değerlerle geçti çocukluğum. Şimdi herkesin herşeyi lüks ama eski değerler yok. Bir gülümseme ile selam bile vermeye tenezzül etmeyen bir zaman da yaşıyoruz. Yazarın bu kitabı yüzümde bir gülümseme ile kalbimi ısıttı. Yüreğine sağlık
"İnsanlar parfüm markalarını tartışa dursun hangisi daha iyi diye.
Rabbim bana öyle güzel bir kokuyu tattırdı ki evlât adı altında....
Gerisi sadece dünyevi hikâye.."
İçimizden geçen düşünceler dışardan görünüyor mu ki? İnsanın ruhunda koca bir ateş yanıyor olabilir ama hiçbir zaman kendi kendisini ısıtamaz onunla. Gelip geçenler yalnızca bacadan çıkan dumanı görürler ve yollarına devam ederler.
"'Eşyayı dahi incitme.' diyen bir medeniyetin mensuplarıyız. Su içtikleri bardağı öpen Mevlevileri düşünün. Ormana girerken genç ağaçları korkutmamak için baltanın sapını bezle saran Tahtacıları... Şimdi ise birbirlerinin küçük bir hatasını bekleyen ne çok insan var. Dolayısıyla, ne çok acı..."
İbrahim Tenekeci
. “Kaderin ne olduğunu anlatamam” dedi Şems. Ama ne olmadığını anlatabilirim; kader,hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten 'ne yapayım kaderimiz böyle' deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama dộnemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında acizsin. “