"Pişt... Niye öyle bakıyorsun?"
"Michelangelo'nun Musa heykeline bakıyorum da o yüzden."
"Onun kadar gerçek olduğumu sanmam. Yoksa sen de Michelangelo gibi dizlerime mi vuracaksın?"
"Seni, ben yaratmış olsaydım eğer, vurabilirdim."
"Bilim ve din buna izin vermez ama ben veririm."
"Nasıl?"
"Beni doğur içinden..."
"Tamamen çıkmasan da olur."
"Anacığım beni; seni öpecek kadar çıkarsan yeter."
Nikolay Vasiyeviç Gogol'un son sözü "bir merdiven, çabuk bir merdiven getirin" diye okumuştum. Senin son sözün neydi? Sakın bana, en son seni özlediğimi söylemiştim falan deme. Eskiden abartmayı severdin. Mayda mı değiştirdi seni?
Bacaklar... iki yandan şırıl şırıl akan şelale gibiydiler. Buz gibi akan bu şelalede çırılçıplak yıkanabilmek için, günlerce tarlada güneşin altında çalışıp kavrularak, toz ve kir içerisinde boğulmaya razı olabilirdim.
Işlem tamamlandığında bana doğru dönüyor ve gözlerini bana dikerek farlarını yakıyor. Yanıma gelirken hareketleniyor tekerlek işlevi gören ayakları. Bense araba sahibi olmanın hayallerini kuran bir asgari ücretli gibi umutla ve heyecanla bakıyorum ona.