Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eylül Çelen

Hayatının büyük çoğunluğunda her şeyi kendi başına halletmiş, buna mecbur kalmış insanlar böyle olurlar. Bir kere ipleri eline alırlar, sonra bırakmak istediklerinde o ipleri verecek kimseleri olmaz. Bu sefer de kanla ve nefretle o ipe tutunmak zorunda kalırlar. İpi bıraktıklarında yitip gidecek şeylerden korkarlar. Diğer insanların tepkisinden korkarlar. Kaybetmekten çok korkarlar.
Sayfa 410
Reklam
Hiçbir hikâye, asla mutsuz sonla bitmezdi. Bitenler yeniden başlardı çünkü denizinden ayrılan su damlacıkları, bir yerlere yağmur niyetine hep yağardı.
Sayfa 378
Mükemmel sevmeliyiz birilerini. Birisini. Kalbimizi tümüyle emanet edebilmeliyiz. Amalar olmadan.
Sayfa 9

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir tanrıça gibi sonsuz günleri var. Fakat şeytani bir kalbin varsa günlerinin uzunluğu yalnızca ıstırabın uzunluğu demektir ve o bunu şimdiden öğrenmeye başladı. Herkes istediğini elde eder; fakat bu, her zaman hoşlarına gitmez.
Sayfa 117
Hiçbir şey insan zihnine büyük ve ani bir değişim kadar acı veremez. İster güneş ışıldamaya devam etsin, isterse bulutlar kararsın, hiçbir şey gözüme bir önceki günkü gibi görünmeyecekti.
Sayfa 216
Reklam
İnsan aynı anda hem bu denli güçlü, erdemli ve muhteşem, hem de bu denli habis ve bayağı mıydı gerçekten? Bir an kötülükten ibaret görünüyordu, başka bir ansa asil ve tanrısal kabul edilecek ne varsa onda toplanıyordu.
Sayfa 128
Ne yazık! Victor, sahtelik hakikate bu derece benzeyebilirken, kim mutluluğundan emin olabilir ki?
Sayfa 98
Her gün gördüğümüz, varlığını varlığımızın parçası bellediğimiz birinin ebediyen çekip gittiğine zihnin ikna olması çok zaman alıyor... Sevdiğimiz gözlerdeki parlaklığın söndüğüne, çok tanıdık, kulağınıza çok hoş gelen bir sesin susabildiğine, bir daha asla duyulmayacağına da...
Sayfa 44
İyiliğin ruhu çok çabalamıştı, fakat çabası boşa gitti. Kader çok kuvvetliydi ve değişmez yasaları benim mutlak, korkunç yıkımımı hükme bağlamıştı.
Sayfa 41
O hep benim yarım kalan öyküm olacak. Ne sonu belli ne de başı. Yarım ve eksik, tıpkı benim gibi.
Sayfa 192
Reklam
Geçerdi, aslında yaşadığımız her şey er ya da geç geçerdi. Bedenimize aldığımız yaralar geçerdi. Ruhumuza aldığımız yaralar da bir süre sonra eskisi gibi acıtmadığı için onlar da geçerdi. Kalbimize aldığımız yaralar ise asla geçmeyecek gibi hissettirse de zamanla onların da geçtiğini görürdük. Hangi acı geçmezdi, biliyor musunuz? Aklımıza aldığımız acılar geçmezdi. Beden iyileşir, ruh güçlenir, kalp tecrübe edinir ama akıl hep aynı kalırdı.
Sayfa 115
İki türlü de, yani ölmeyi hak etse de etmese de, ben kimdim ki böyle bir kararı veriyordum? Başka insanların hayatı konusunda kararlar vermeye ve onları öldürmeye hakkım yoktu.
Sayfa 105
"Kaderin elleri... kalp şeklinde bir saatin üzerinde... zamanı tutuyor."
Sayfa 83
Bütün bunlar sadece şans mıydı? Yoksa işin içinde bundan daha fazlası, mesela kader mi vardı? Alınyazısı denen şeye hiçbir zaman inanmamıştım, ama artık eskisi kadar emin olamıyordum.
Sayfa 65
Bir şeyleri başarmak istiyorsa insan, önce kendisini sevmeliydi. Kimseyi kendisinden daha çok sevmemeliydi ki yıkılmasın.
Sayfa 130
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.