"İnsan mutluluğunu ifade ederken binlerce kelimeden faydalanıp laf cambazlıkları yapabiliyor. Aynı insan, hüznünü ifade ederken ise uygun kelimeleri bulmakta hep zorlanır. Acıyla yüzleşmekten ve yüzleştiğimiz acıyı ifade etmekten kaçınırız. Mutluluğu içime atıyorum diyen birini duydun mu hiç? Mutluluğunu saklamazsın. Hüznün için ise içinde bir yerde bir kumbaran mutlaka vardır."
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Ben de, değilim.
Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime. Kılığıma kıyafetime. Çorapsız da basıyorum artık yere. Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip nede nezle. Nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de. Takılmıyorum artık şu her kış şişen bademciklerime. Çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene. Olur biter, Geçer gider.....
Gece olmuştu. Evden sessizce çıkmış, saatlerce sokaklarda, ruh gibi dönüp durmuştum. Midemde bir soru işareti vardı Yakıyordu. Sorunun ne olduğunu hissediyor, fakat parçala- rı bir araya getiremiyordum. Parçalar benden kaçıyor, ben kaçmalarına göz yumuyordum.
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!