Grekov Kafkayevski

Güneşe, "Ya doğ, ya doğayım..." diyen er­kek güzeli bir nevcivanmış. Bir cenkte henüz 17 yaşındayken Nadaj­di Ferenc adındaki namlı bir Macar şövalyesinin karşısına çıkmış ve hasmını mızrakla yaralamıştı. Kılıç kullanmada ve kemankeşlikte par­makla gösterirlermiş. Peçevili İbrahim Efendi'nin Türk ka hramanla­rı şanında naklettiği fıkralardandır: Alnanya İmparatoru I. Leopold, Türk padişahına, delişmen ve mağrur bir elçi gönderir. Zarafetiyle ta­nınmış, iyi Almanca bilir Budinli Ali Efendi adında bir zat da elçiye mihmandar tayin edilir. Elçi, bir akşam sofrada kadehini kaldırarak, "Kahraman Nadajdi Ferenc'in aşkına içerim..." der. Kadehler tekrar dolunca, Ali Efrndi'ye, "Haydi, sen de sizlerden bir yiğidin aşkına iç..." deyince, Ali Efendi, "Ben de Deli Arslanın aşkına içerim..." diye kadeh kaldırınca, el­çi sorar: "Bu Deli Arslan kimdir ki bunca paşalarınız, namlı vezirleriniz varken onun aşkına içersin?.." Ali Efendi, "Bu Deli Arslan o garip yiğittir ki, Nadajdi Ferenc'i, mızrakla ka­ba etinden at eyerine mıhladı ... " der.
Reklam
(Kemankeş Ahmet Reis) Kemankeş pehlivanlar arasın­da da pek namlıydı; kol, bazu, pençe kuvveti dillere destan olmuştu; bir gün kesilmiş bir koyunu bacağından kavramış, postu yüzülünce­ye kadar havada tutmuştu.
ahmed çavuş
Gazi Osman Paşa'nın Plevne müdafaasında bulunmuş binler­ce kahraman Mehmetçik'ten biridir. Türk askeri Plevne'de düşman toplarının müthiş ateşinin yanında soğuğa ve açlığa karşı da mü­cadele etmişti. Müdafaanın son haftalarında askere ancak 100 dirhem ekmekle bir mısır koçanı verilebiliyordu. Asker bu koçanları kaynatarak acayip bir kaçamak yapıyor ve yiyordu. Düşmanın muhasara hattı "Baş Tabya" ve "Kara Tabya" adındaki Türk siperlerine beş altı adım kadar yaklaşmıştı, öylesine ki her iki taraf ateşin hafiflediği sıralarda birbirlerine laf atarak yarenlik ediyordu. Fedakar bir köylü kadın bir bakraç yoğurt yapmış ve Osman Paşa'ya getirmişti. Büyük kumandan da bu yoğurdu Baş Tabya'daki askere göndermiş­ti. Bu bakraç, Mehmetçiklere sanki cennetten gelmiş gibi oldu, ate­şin kesildiği bir sırada başına çökerek kaşıklarını daldıracakları sırada düşman siperinden bir Rumen askeri Türkçe, "Nasılsınız Türkoğlu?.. Ekmeğiniz, peksimetiniz var mı?.." diye seslendi. Ah med Çavuş, "Var ya... Var ya..." diye cevap verdi. Romanyalı, "İnanmam ... Bak ben sana kralımızın gönderdiği peksimetlerden atıyorum, sen de bize sizinkilerden at da inanayım..." diye bağırdı ve nar gibi bir peksimet fırlattı. Ahmed Çavuş bakraçtan kaşıklarını çeken arkadaşlarının yüzün­deki asil kararı anladı, bakracı alarak, "Hey Ulahoğlu..." diye bağırdı. "Bizde yalnız peksimet değil, taze yoğurt bile var..." Ve bakracı düşman siperlerine fırlattı. Ahmed Çavuş, Plevne şehitlerimizdendir.
adil toca
15. ve 16. asırların namlı akıncılarındandır. Kanuni Sultan Süley­man'ın Macar Krallığı'nı ortadan kaldırdığı Mohaç Meydan Mu­harebesi'ne 80 yaşlarında olarak iştirak etmişti. Padişah Mohaç Sahrası'na hakim bir tepede, tecrübeli bir cenk eri olarak müşave­re için Adil Toca'yı çağırtmış, ihtiyar kumandan padişah huzuruna at üstünde çıkmış, atından inmeden, "Öncümüz cenge başladı... Burada müşavere, düşmanla cenkleşmektir" demiş ve ters yüzüne at sürerek kendi askerinin başına dönmüş, Macar ordusunun üzerine atılmıştı. Görenler anlatırmış, sakalı matruş, uzun bıyıkları miğferinden dışarıya birer mızrak gibi çıkmış, gömgök demire bürünmüş bir kır­çıl koca gaziymiş.
Reklam
25,9bin öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.