Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arzu Demirel

Bu kadının elini öpebilmek için, her şeyi göze alabilecek gücü, her şeyi fethedebilecek istemi, her şeyi yapabilecek gözüpekliği duyar içinde. Giysisinn eteği yere sürtünüp de kirlenmesin diye açtığı yosma bacaklarına bakmayı bile güç göze alabilmektedir. O bu kadını elde edebilmek için neler yapabileceğini düşlerken, kadın onu bir sokağın köşesinde durdurur, evine gelmek isteyip istemediğini sorar. Adam başını çevirir, sokağın öbür yanına geçer, hüzün içinde evine döner.
Reklam
Mezarlığa son gidişinden, bu şiddetli bunalıma neden olan sahneden sonra, ruh acısının yerini hastalığın kaplar gibi olduğunu, Marguerite'nin ölümünü de artık eski bir şey gibi gördüğünü fark etmiştim. Varılan kesinlik bir tür avuntu yaratmıştı, sık sık gözlerinin önüne gelen karanlık görüntüyü kovmak için Armand Marguerite'le ilişkisinin mutlu anılarına dalıyor, yalnız bunları benimsemek ister gibi görünüyordu.
Onun yanına gömülen kimselerin yakınları kızcağızın kim olduğunu öğrenince, buraya gömülmesine karşı çıkacaklarını, yoksullar için olduğu gibi bu tür kadınlar için de ayrı alanlar bulunması gerektiğini söylemeye kalkmasınlar mı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben bir ilkeye inanıyorum yalnız, bu ilke de şu: iyiliği eğitim yoluyla öğrenememiş bir kadının önünde, iyiliğe giden iki yol açar Tanrı; hemen her zaman böyledir; biri acı, biri de aşktır bu yolların.
Güzel bir yapıtın tümüyle yok edilişine üzülürcesine üzülüyordum bu yosmanın ölümüne.
Reklam
Bir gün, pasaport almak için valiliğe giderken, yan sokaklardan birinde, bir satılık kadın görnüştüm, iki jandarma almış götürüyordu zavallıyı. Kadın ne yapmıştı, bilmem, bütün söyleyebileceğim, tutuklandığı için ayrılmak zorunda kaldığı birkaç aylık bir çocuğa öperek hüngür hüngür ağladığıydı. O günden beri, hiçbir kadını ilk başta küçümsemedim.
Fromm 1941 yılında Özgürlükten Kaçış'ım yayımlanmasıyla ünlendi. Bu kitabında, insanların nasıl otoriter sistemlere katılmak, yıkıcılığa başvurmak veya ( eşitlikçi bir ulusta ) uyum sağlamak suretiyle bireyselliklerini kaybettiklerini anlamlandırmaya çalışıyordu. Bireysel psikolojinin pekala sosyal psikolojinin alt kümesi olduğunu savundu. İnsanlar daima ilişkilerin içinde yaşarlar.
"Freud insanı içgüdülerinin esiri olmuş ama toplum tarafından ehlileştirilmiş bir hayvan gibi görmektedir. O, sevgi, hassasiyet, neşe ve hatta cinsel haz gibi kendiliğindenlik kategorilerini, gerilimi serbest bırakmaktan biraz daha fazlası olarak görerek bunları noksan bırakmaktadır."
1930'lar gibi çok erken bir dönemde Fromm'un çalışmalarına sevgi konusu da sızıvermişti. Ataerkil ve anaerkil toplumlar üzerine araştırmaları onu bir çocuğa karşı duyulan anne sevgisi ile baba sevgisi arasındaki farklar üzerine düşünmeye sevk etmişti.
Fromm' un sosyoloji eğitimi Sigmund Freud'un kuramlarını dar ve mekanik olarak yargılanmasına sebep oluyordu. Freud'un doğuştan gelen içgüdüler vasıtasıyla açıkladığı şeylerin çoğunu Fromm " ekonomik, siyasi ve kültürel güçlerden doğan şeyler" olarak görüyordu. Fromm'a göre bireyler baskılama yoluyla ehlileştirilen bir demet dürtüden ibaret değildi; insanlar daima sosyal bir yapı içinde hareket eden sosyal yaratıklar olmuştu
Reklam
Ticari olan kişisel olanı alenen yozlaştırmaktadır. Başarılı insanlar kendilerine eş değil ganimet arıyorlar. Evliliklerin neredeyse yarısı - kısmen de olsa - sanki her insanın sabit bir değeri varmış; gençliğin, güzelliğin, zekânın, statünün ve ( özellikle de ) servetin hesaplanabilir bir tümlevi varmış gibi" daha iyisiyle takas etmenin" ayartması yüzünden boşanmayla sonuçlanıyor. Bu yeni düzenlemeler sık sık içi boş evliliklerle sonuçlanıyor. İşte Fromm hayatın bu durumunu anlamıştı.
Eğer kültür narsizimi ödüllendirilirse, o zaman bizler nasıl kendimizi aşacağız? Eğer kültür yabancılaştırıcıysa,o zaman bizler özlemini çektiğimiz şeyleri, yani yakınlığı, tutkuyu, uyumu ve Fromm'un " sevgiyle yeniden bir olmak" dediği şeyi nasıl bulacağız?
Tüm dünya, onun ağzına layık büyük bir nesnedir. Büyük bir şişe, büyük bir elma, büyük bir memedir. İnsan emici olup çıkmıştır, ebediyen beklenti içinde ve ebediyen düş kırıklığı yaşayan...
Sevgi olmasaydı, insanlık bir gün bile var olamazdı.
Sevgi bir sanat mıdır? İşte o zaman bilgi ve gayret gerektiriyor demektir.
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.