“Bina mı? Beton betondur ya. Kralını getirsen ne? Biz çalışıyorduk işte, yeter ki mutlu olalım.”
“Mutlu olabildiniz mi?”
“Sence?”
“Ben size soruyorum.”
“Belki evet, belki hayır. Hani sabahları gözünün içinde böyle iplik gibi, toz gibi bir nokta olur da sen ona bakmaya çalıştıkça kaçar ya, mutluluk öyle bir şey işte.”
Dört yaşında başarı pijamaya işememekti evet ama seksen dört yaşında da takdir gerekçesinin aynı olduğunu ne yazık ki görmüş, buna derinlemesine içerlemişti.
Koordinatörün pek bayılmadığı Ankara’ya sinek safarisine gelmediği malumdu. Bilmem kaçıncı Charles’ın sıfatını lütfedeceği Mayıs ayını beklemek yerine harekete geçecekti. Şikâyet etmeden, yorulmadan kendi yolunu açacaktı. Düstur basitti: Hayatın anlamı size verilen hediyeyi keşfetmek, hayatın amacı ise değişim kartını bulmaktır.
PEMBEGÜL ÜÇDEMET. Şirketin insan kaynakları müdürü önündeki kâğıda bakarak “Adınız Pembegül Üçdemet mi?” dedi karşısındaki genç kadına. Kadın başını salladı. Müdür gözlükleri üzerinden baktı: “Garantici biri misinizdir?”
ODUNLAR. Bundan kırk beş kış önce, bir Anadolu şehrinin büyük ilçelerinden birinde, o günlerde kurulan heyecanlı zabıta teşkilatı birkaç fakir mahalleye gece baskını yaparak korsan üretildiği ve dağıtıldığı gerekçesiyle tonlarca meşe odununu toplayıp yakarak imha etti. Güneş teneke çatıların arkasından turuncu soğuk göbeğiyle fırlarken şehir meydanında yakılan odunları uykulu, şaşkın ve yaşlı gözlerle izleyen ahaliden tek ve tırsak bir fısıltı yükseliyordu: “Biz de yakacaktık.”
MECBURİYET. Bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içinize sinmeyen başka bir şeye razı olduğunuz anda o beklediğiniz şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsanız tetris oynuyorsunuz demektir.
MANİFATURACI. “Baba ne yapıyorsun öyle?” dedi manifaturacının küçük kızı. “Kollarımı iki yana açtığımda kumaş ölçmüyorsam bana doğru koşmanı bekliyorumdur” dedi manifaturacı.
İŞLEVSEL. Belçika’da ambulansla itfaiyenin telefon numarası aynıymış. Hastalık ve yangının eş zamanlı olarak belirdiği durumlarda çok işlevsel değil mi, mesela aşk gibi?
HAWAII. Hawaii dilinde “çukur gözlü kişi”ye makahakahaka denir ve bu hiç komik değildir. “Avcı” kelimesi hahai holoholona diye yazılır. Dünyada her zaman güçlü biri zayıf birinin acılarına güler.