“İstibdâdın her nevine karşıyım. Onu nerede görürsem tokadımı vururum. Bence istibdâdın en kötüsü ilme yapılan istibdattır. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam. İman ne kadar gelişirse hürriyet de o kadar parlar. İşte asr-ı saadet!”
Ama bizde not sistemi geri bildirimden ziyade başarıya giden tek yol olarak dizayn edilmiş. İşte tam da bu yüzden bir bilgiyi öğrenmek kimsenin umrunda değil Mavi. Herkes yüksek not almanın derdinde. İster ezberleyerek ister kopya çekerek. İşte seni içine soktukları bu durum, ne yazık ki eğitimin kanseridir.
Öğrenmeye meraklı müthiş organik beyinlerle doğmamıza rağmen, var olan eğitim sistemi bilgi ezberlemek üzerine inşa ettiği saçma bir yaklaşımla beyinlerimizi âdeta yapay beyinlere dönüştürüyor. Bu gerçek bizi çok ciddi bir soruyla baş başa bırakıyor. Bu durumda hangimizin zekâsı yapay? Tümüyle belirli bilgi kalıplarını ezberlemek zorunda kalan organik beyinlerimiz mi, yoksa tıpkı beyin gibi öğrenmeye başlamış olan makineler mi ?
Ne garip değil mi, “düşünüyorum, öyleyse varım” aydınlanmasını yaşayıp 400 yıl sonra “inanıyorum, öyleyse doğruyum” karanlığına şahit olmak gerçekten inanılmaz.
*Doğru ve gerçeğin anlamını yitirdiği dönem demektir.
Eğer gerçekten havalı olmak istiyorsan şu temel kuralı asla aklından çıkarma. İnsanlar her canı istediğinde sana ulaşamamalı. Aksine senin canın ne zaman isterse ancak o zaman sana ulaşabilmeliler.