Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Halime yalçın

Yeni bir yazara ya da kitaba ihtiyacım var önerileri alalım
Reklam
Rakı içmeliyiz seninle, Müzeyyen senar dinlemeli, Neşat ertaş’ı anlamalıyız. Ama çay bardağında içmeliyiz. Mezesi gözlerin,kirpiklerin olmalı benim yudumlarımın. Leyla’m çalmalı Neşat Baba’dan. Sitem etmeliyim sana tatlı tatlı. Huysuz ve tatlı kadına kadeh kaldırmalıyız.Her yudumda vurmalıyız şarkı bitene kadar.... Bir küçük öpmeliyim burnunu sevdalı sevdalı. Sarılmalıyız; türküler, şarkılar boyu... Anason esmeli ağzından ağzıma. Bir yürek dolusu eşlik etmeliyiz aşka... Bir akşam da mutlu olmalıyız işte ulan.
Tanrı'nın bu dünyaya attığı en cesur kazığım. Uçurum çiçeklerini severim, Kapitalist gelir bana kırmızı güller. Orkideler orospulara armağan edilmeli.. Ve intihar edenlerin mezarı başında ceket iliklenmeli..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazı durumlar oldu diyemedim sana. daha iyi olmadı hiçbir şey. gerçi bir süre sonra daha kötüde olmadığını fark edince çok da umrumda olmadı açıkcası. kaç kez seninle keyfe keder, neşeli durumlar yaşadım, yaşıyorumda.. lakin bir tarafımız hüzne daha bir meyilli olunca o taraftan kaybımız oldu hep. kafamı karıştıran şeyler var şu ara. sonsuz ayrıntılar takılıyor aklımın bir köşesine. biriciğin doğum günüydü. elbise dükkanına gidip bütün parayı vitrinde beğendiği elbiseye harcamıştım. akşamına bizim kartal ismail'i samatyada on paraya eski lokalde hesabına satınca ertesi gün gelip nasılsın diye sormuştu. anlardım sevdiğini. unutmak değil ama belki hatırlamamak mümkün demişti muzaffer abi. önceki gece eski fotoğrafları, mektupları, kuruttuğum çiçekleri yaktım.. bir daha yan yana olamayacağın insanlar ile aynı fotoğraf karesinde yıllarca kalabilecek olmak pek sevimli değildi benim için. uzansam uçurum, dokunsam ateş. bir boşlukta dağ yararcasına.. kızıl ormanların, dikenli güllerin arasında.. aldanacağım kokuların ve vücutların arasından geçiyorum. hani otuz yıl oldu lakin her saniyesini için için kaynayan gizli bir coşku ile yaşayarak geçti benimkisi. binlerce çocuk, bir o kadar gülüş, yüzbinlerce düş geçti içimden. ne yalan söyleyeyim geriye dönüp bakasım bile yok. bir sana aldanıyorum, bir de gülüşüne. ne seni, ne de kendimi affedebilirim.
Cemil Meriç
Kelimeler yalnız senden bahsettikleri zaman, yalnız sana hitap ettikleri zaman munis ve dilber.
Reklam
Cemal Süreya
Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, Daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i Bir de fethi Naci'yi, ve elbet Mustafa Kemal'i
Şükrü Erbaş
Ay beşiğim, şirin uykum, gümüş hecem Uyandım, sen oldum, giyindim dünyayı. Deniz balkonda yapraklanıp duruyor Çembercik kuşu pencerede sabah duası Bir bağbozumu şarkısı saçların yastıkta Öyle bir sonsuzluk ki ömrün ömrümde Sende duruyor dünyanın bütün zamanları Başucunda bir şarap kandili Mumdan mühürler çıplaklığının hazinesinde Dökündüm sabahtan sonra da yıldızlarını…
Oğuz Atay
"..Benim bu insanların içinde ne işim vardı? Bu insanlardan nefret ediyordum. Bir yandan da sanki onlara yaranmak istiyordum. Allah kahretsin!"
Yüzün diyorum, yüzünde memleket telaşı.
Eski bir aşk, yeni bir ayrılıktır her zaman. Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır. Kimse bilmez he canım, Bir yara bir ömrü nasıl kanatır... Yılmaz Odabaşı
Reklam
Çinli bilge Chuangtze şöyle der: Bir kere rüyamda kelebek olduğumu gördüm. Şimdi artık rüyasında kelebek olduğunu gören Chuangtze miyim, yoksa rüyasında Chuangtze olduğunu görmekte olan bir kelebek miyim bilmiyorum.
Özlemi, zaman üretir; ama onu tüketen de odur — zaman, kendi doğurduğu çocuğu, özlemi, boğazlar...
"İşte 90 larda böyle şeyler düşündük biz sevgilim düşündük ki şiir yazınca temizlenir ülkemiz..." Ah Muhsin Ünlü