Kulakları okşayacak bir kitap değildir. Ruhu övecek bir kitap değildir. İkisinin birleştiği yerde ilahi muhattaplarla karşılaştım. Bazen özlemi gördüm bileylenmiş sözcüklerde, bazen varoluşunu kusmayı, 'içimde yükselen göğe karanfil kundaklarını ısmarlıyorum' diyor. Bendenin tine yetmediğinden şikayet ediyor. Daha çok ölmek istiyor şu mısrayla, 'bir at sesinin bir gergedan boynunda yırtıldığıyla...
Bazende sevgiliye karşı çaresizliğini ince bir tanrısal siteme sığdırmayı başarıyor, Allahı ve meneviş gözlerin, titrek bir kalbin ağır sancısı, yara yalayan bir dille adını zikrediyorum." diyerek. Ya da" azap mı kalmadı ey kendini yaratan diyerek acıya olan sınırsız açlığını dile getiriyor. Yüzlerce açıklama yapsam yine az kalır.... Bir kurban töreninde olduğumu hissettim okuduğumda