"Ben biraz gitmek istiyorum ama bu bavulları toplayıp gitmek değil. Çünkü biliyorum ülkelerden geçsem, şehirlerde dinlensem bu gitme isteği hiç bitmeyecek. Aslında mesele biraz da kendine ait olmayı bilmekte çünkü bilirsiniz ki bir ömrün sonunda insanın gideceği tek yer yine kendisidir... "
"Derin bir kuyuya düşmüş gibiydin. Öncelikle, düşmenin bedensel şoku, tüm bedeninde kemik kırılmaları, doku zedelenmeleri, iç kanamalar ve yarılmalar. Sonra, kuyunun dibinde olmak, dışarı çıkamayacağının bilincinde olmak. Buna yönelik tepki. Pişmanlık ve güçsüzlük. Bu korkunç derecede rutubetli, su birikintileriyle dolu, karanlık yere yönelik köklü nefret duygusu. Bu deliğe birlikte tıkıldığın onlarca herife duyduğun tiksinti. Mide bulandırıcı düşünceler. Heriflerin konuştukları dilin tınısına duyduğun tiksinti. Bir halt anlamıyorum bu dilden.
Buna karşın zaman zaman hissettiğin dayanışma duygusu. Dış dünyaya yönelik, içeride olmanın yarattığı bilinç. Dış dünyaya, yani bu adaya, adanın ait olduğu ülkeye yönelik tiksinti."