Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Oğuz Haydaroğlu

Mustafa Oğuz Haydaroğlu
@Haydaroglu
Doğdum Okudum- Okuyorum Yaşıyorum Okumam bitecek Öleceğim
Ankara
26 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
ATATÜRK'ÜN VERDİĞİ SOYADI
Atatürk de bazı silah ve mesai arkadaşlarının soyadlarını bizzat verir; İsmet Paşa’ya İNÖNÜ, Fahrettin Paşa’ya ALTAY, Nuri Bey’e CONKER, Mahmut Esat Bey’e BOZKURT… Atatürk’ün soyadını verdiği kişilerden birisi de Manastırlı Hamdi Bey’dir. 16 Mart 1919 tarihinde İstanbul’un işgalini Ankara’ya bildiren Hamdi Bey’e Atatürk o günün anısına MARTONALTI soyadını verir.
Reklam
Talat Paşa
Talat Paşa Osmanlı tarihinin en dürüst, devlet malını en titiz koruyan sadrazamlarından birisidir. Lüksten, şatafattan, gösterişten uzak durmuş, sıradan bir vatandaş gibi yaşamıştır. Sadrazamlık konağına oturmamış, basit kâgir bir evde sıradan memurlardan farksız bir hayat sürmüştür. Emrinde örülü ödenek olduğu halde, askere gidecek 30 memurun avans maaş istemeleri üzerine, bürokratların örtülü ödenekten ödeme teklifini reddederek, kendi maaşlarından mahsup edilmek üzere ödeten, sonra da yakınlarından borç isteyen bir dürüstlük anlayışına sahiptir.
“Yol açıcı”lar toplum hayatında değişiklik yapan, eylemleri ile toplumun yolunu açan, kaderini değiştiren kişilerdir. Peygamberler yol açıcıdır, düşünce adamları yol açıcıdır, kâşifler yol açıcıdır, mucitler yol açıcıdır, bazı siyasi önderler yol açıcıdır, düşüncelerini eyleme geçiren liderler yol açıcıdır ve toplum hayatında ilkleri gerçekleştirenler yol açıcıdır. Bir ilki gerçekleştirerek, Türk kadının telefon memuresi olarak çalışma hayatına girmesini sağlayan “Bedra Osman Hanım” da önemli bir yol açıcıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çeviri Kitap
Kitap tercüme edilince, yalnızca yazarın eseri olmaktan çıkar, yazar ve çevirmenin ortak eseri olur. Tema yazara aittir, üslup ve anlatım çevirmene, yani bahçıvana. Can Yücel “Çeviri kadın gibidir: Güzeli sadık, sadığı güzel olmaz.” derken ne kadar haklıdır.
Nar'a benzeyen romanlar
Bazı meyveleri yemek sabır ister, çaba ister. Mesela nar; kabuğunu soyacaksınız, üstünüzü başınızı leke yapmadan taneleyeceksiniz, sonra lezzetine vararak yavaş yavaş yiyeceksiniz. Belki yerken çekirdeklerinden rahatsız olacaksınız. Ama müthiş bir zevk de alacaksınız. Bitirdiğinizde o rayihayı hiç unutmayacaksınız. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını; Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü, Huzur’unu; Peyami Safa’nın Yalnızız’ını okumak da aynı nar yemek gibidir. Başlangıçta zorlanırsınız, sabırla okumaya devam ederseniz, edebilirseniz, her sayfasında, hatta her satırında ihtimam gösterirseniz, alacağınız lezzet müthiştir. Ve o tadı hiç unutamazsınız
Reklam
Kütüphanelerimiz yok. Olanlarınki de tek renk.
Okumayan bir toplumuz. Evlerin çok azında kitaplık var. O az sayıdaki kitaplık da çoğu zaman, aynı renkte, hatta tek rengin aynı tonundan seçilmiş kitaplardan oluşuyor. Kitapları, yazarları, bizden olanlar/bizden olmayanlar diye ayırıyoruz. Bu da, zaten yeterli düzeyde olmayan kültürel birikimimizin yarısından haberdar olmamamıza, toplumsal kutuplaşmalara ve hatta düşmanlıklara yol açıyor. Bu durumu, siyasi kitaplarda bir noktaya kadar mazur görmek mümkünse de, romanları bizim/onların diye ayrılmasını, okunmamasını, yok sayılmasını algılamakta güçlük çekiyorum.
Beğendiğin cümlelerin altını çiz.
“İyi bir okuyucu olacağını biliyorum. İyi bir okuyucu olmanın ilk şartı kitabı ve okumayı sevmektir. Kitaplarla samimi ol; beğendiğin cümlelerin altını çiz. Böylece kitabı daha fazla sahiplenirsin, daha iyi anlarsın, sonraki okumalarında kendini değerlendirme olanağına kavuşursun.”
Geri13
52 öğeden 46 ile 52 arasındakiler gösteriliyor.