Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hhh

Hhh
@Hebelelele
20 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Yaşamaya Dair-Nâzım
... Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından. .....
Reklam
“düştün, sâbr. yandın sâbr. sandın, sâbr. kandın, sâbr. yoktu, sâbr. vermedi, sâbr. gelmedi, sâbr. gitmedi, sâbr. bitmedi, sâbr. tektin, sâbr. çektin, sâbr. açtın, sâbr. kaçtın, sâbr.” bu kadar sâbr, sonu hâyr. etme dünyâya minnet, senindir cennet. sadece, sâbr!
Müslümanların ne yaparlarsa güzel insan olarak anılacakları hakkında düşün.Sana “güzel insan” diyen var mı etrafta bunu düşün.Ve ne yaparak güzel insan olunur bir düşün…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
”Züleyhâ’yı dillere destan eden asıl şey güzelliği değil; yaşadığı mahcûbiyet, duyduğu pişmanlık ve ettiği kebir tövbedir… ” Vahap Osmanlı
“Kitap okudum ama o kitaptan aklımda herhangi bir şey kalmadı” dedim üstadıma. Bana elindeki hurmaları uzattı ve dedi ki: “Bunları ye” Sonra bana sordu: “Şimdi bu hurmaları yemekle büyüdün mü?” “Hayır” dedim. Sonra şöyle dedi; “Ama bu hurmalar vücudunda parçalara ayrıldı. Et, kemik, damar, cilt, saç, tırnak ve hücre oldu.” …. İşte o zaman farkına vardım ki; okuduğum kitapların çeşitli faydaları vardır. Farkına varmasam da dağarcığımı geliştirir, bilgimi arttırır, ahlakımı olgunlaştırır, yazı yazmada ve konuşmada üslubumu düzeltir.
Reklam
Osmanlıcada “isar” diye bir kavram var; ‘benim değil onun olsun, bende var onda da olsun, bende yok onda olsun, onda yok bende de olmasın’ demekmiş. Kelimenin zarifliğine bakar mısınız?
“Arapça ve Farsça'yı dilimizden atarsak ‘hiçbir şey’ diyemeyiz. Çünkü 'hiç’ Farsça, 'şey’ de Arapça'dır.” — İsmet Özel
Edip Cansever'den, İlhan Berk'e mektup: “Düzeltemiyorum hayatımı.Neresinden çeksem,öteki yanı bozuluyor.”
Üstadım
“Bu nasıl bir dünya hikayesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim…“ 'Necip Fazıl Kısakürek
“TABURCU” Neden Türk hekimleri hastalarını iyileştirdikten sonra ‘’taburcu’’ ederler; ‘’gitsin’’, ‘’evci’’ gibi kelimeler kullanmazlar, hiç aklınıza geldi mi? 1. Dünya ve Çanakkale Savaşı sırasında ülkede herkes askerdir, eli silah tutan tüm erkekler savaştadır. Gerçek kurumsal düzeyde tek hastane vardır, ülkenin her yanındaki cephelerde tüm hekimler subaydır, askerdir. Yaralılar iyileştirilir, komutan hastalarını, askerlerini dolaşır. Hastanede, kışlada, revirde, cephede çadırda, savaşta. Tabip subay, iyileşenleri, tekrar silah tutabilecekleri savaşa, taburuna yollar, ‘’taburcu’’ eder. Başka hiçbir milletin, ülkenin hastanesinde, hastalar iyileştiklerinde ‘’taburuna yollanmaz, taburcu’’ edilmez. Bazı değerleri, yaşamının içine böylesine sindirmiş başka bir millet yoktur. Başkalarını bilmem ama, taburcu ettiğim her hastada, göğsümün ağlamaklı kabarması bundandır. İşte size ‘’taburcu’’luğun hikayesi… | Dr. Metehan Kılıç
Reklam
Ya aburnee : “beni sen göm.” ben senden önce ölmek istiyorum çünkü seni kaybetmeye dayanamam anlamına gelen arapça kelime.
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.