Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Huzeyfe Sönmez

Huzeyfe Sönmez
@Huzeyfeesnmz
Sıkı Okur
Benim dünyam seccadem ve rahlemin sığdığı yerdir..
Medrese
Mardin
Mardin, 5 Ekim
591 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Beni hor görürcesine başınızı sallayacak ve belki de şunları söyleyeceksiniz bana: "Yaptığınız ayıp, küçültücü şeyler... Yaşamaya susadığınız hâlde, yaşamın sorunlarını bir mantık karmaşasıyla çözmeye kalkışıyorsunuz. Sırnaşık ve küstah davrandığınız hâlde, ne kadar korkaksınız! Saçmaladığınızda kendinizi çok beğeniyor ama sert ve küstah sözler kullandıktan sonra, durmaksızın ürküyor ve özürler yağdırıyorsunuz. Bir yandan korkunun ne olduğunu bilmediğinizi söylerken, bir yandan da yaltaklanıyorsunuz. Bizi öfkeden dişlerinizi gıcırdattığınıza inandırmaya çalışırken, öte yandan güldürmek içinde türlü maskaralıklar yapıyorsunuz. Ustelik esprilerinizin hiç de gülünecek bir tarafı yok ama taşıdıkları edebideğer, herhâlde sizi sevindiriyor. Belki gerçekten acı çekmişsinizdir fakat bu acınıza bile saygı göstermiyorsunuz. Içtensiniz; anca konurunuz eksik, gururunuz yüzünden en küçük şeyleri bile sorun hâline getirip, içinizde gerçeği çarçur ediyorsunuz. Gerçekten söylemek istediğiniz bir şeyler var fakat korkunuz yüzünden kelimeleri ağzınızda geveleyip duruyorsunuz. Çünkü düşünceleriniaçıkça söyleyecek -cesareti kendinizde bulamıyor ve kararsız biraküstahlık içerisinde boğuluyorsunuz. Anlayışınızla gurur duyuyorsunuz ama kararsızsınız; kafanız çalıştığı hâlde yüreğinizi ahlaksızlık karartmış. Oysa yüreği temiz olmayan kimsenin anlayışı datam olamaz. Ya o yılışıklığınıza, kırıtmalarınıza ne demeli! Hepsiyalan... Yalan!"
Sayfa 44
Reklam
Vardığımız sonuç şu sevgili okuyucularım: En iyisi, bir köşeye çekilip seyirci kalmak. Onun için diyorum ki, yaşasın yer altı!
Sayfa 43
Ben yaşadığım sürece, isteklerimi yapacak gücüm ve kuvvetim oldukça böyle bir apartman için tek bir tuğla koyarsam ellerim kırılsın!
Sayfa 42

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İsteseniz de dilinizi çıkaramayacağınız, bütün bakışlardan uzakta, nanik bile yapamayacağınız, sonsuza kadar ayakta kalacak camdan bir saraya inanmışsınız. Belki de tüm bunları yapamayacağım için bu saraydan çekiniyorum. Yağmur yağarken bile böyle bir saray yerine, bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için oraya sığınırdım. Ama kümes beni yağmurdan korudu diye de ona minnettar kalıp, saray gibi göremem doğrusu. Bana gülerek, böyle bir durumda kümesle sarayın arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz. "Evet, yaşamda tekamacımız ıslanmamak olsaydı, söylediğiniz doğru olurdu" diyecevap veriyorum size.
Sayfa 41
Yazılanıma başlarken, anlamanın insanın baş belâsı olduğunu, bunu sevdiğini ve hiçbir şeyle değişmeyeceğini söylemiştim. Anlama, iki kere iki dördün karşılaştırılamaz derecede daha yükseğindedir.
Sayfa 40
Reklam
Ben, kişisel kaprisimden, onu istediğim anda tatmin edebilme olanağımın olmasından yanayım.
Sayfa 39
Sayın baylar, siz, insanların çıkarlarını rahat bir yaşam için kullandıklarını mı düşünüyorsunuz? İnsan aklının çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu hiç? Belki de insan yalnızca refahtan değil, acıdan da aynı ölçüde hoşlanıyor. Hatta acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir. İnsanın, zamanı geldiğinde, acıyı tutkuya varan derecede sevdiği de bir gerçektir.Bunu anlamak içinse insanlık tarihine bakmaya gerek yok, hayatın ne olduğunu bilen bir insansanız eğer, kendi kendinize sorun yeter.
Sayfa 39
İnsan amaca ulaşmak için çalışmayı sever ama ulaşmayı istemez. Kuşkusuz, bu da çok gülünç bir durumdur.
Sayfa 39
Asıl amaç iki kere iki dörttür gibi bir formülden başka bir şey değildir ama iki kere iki dört ise hayat değildir; ancak ölümün başlangıcıdır. İnsan bu mantıktan sürekli ürkmüştür. Ben hâlâ ürküyorum. Evet, insan ömrünü iki kere ikinin peşinde geçirir, bu uğurda denizler aşar, yaşamını harcar ama aradığı gerçeği eline geçirmekten inanın ki korkar.Eğer elde ederse, artık arayacak başka bir şeyinin kalmayacağını bilir.
Sayfa 38
önemli olan gidilen yolun yönü değil, yolun varlığı ve aklı başında olan uslu çocukların, mühendislik sanatını gözden uzak tutmayarak,akıllı uslu çalışmalarıdır; çünkü hepiniz de bilirsiniz ki "Tembellik tüm kusurların anasıdır."
Sayfa 38
Reklam
Hayat karşınıza ahlâkın ve aklın en canlı örneklerini, erdemli ve ağırbaşlı, ölçülü davranmayı ilke edinen, sanki ahlâklı ve ölçülü de yaşanabileceğini kanıtlamak isteyerek, çevrelerine ışık saçan bilge kişileri çıkarabilir. Sonrası, belli. Böylesi gösteriş düşkünleri yaşamlarının sonlarına doğru, birden sendelerler ve bir çam gibi yıkılıverirler. Şimdi sorarım size, böylesi tuhaf özellikleri olan insandan ne beklenebilir? Önüne dünya nimetlerinin hepsini serin,mutluluk okyanusuna başı kaybolana kadar, hatta suyun üstüne su kabarcıklan çıkana kadar gömün ve çalışmaya gereksinmesi olmayacak kadar da bir zenginlik sağlayın. Ballı yağlı börekleri yesin yesin yatsın; bir de insan soyunun tükenmemesine çalışsın.Böyle olsa bile, insan yalnızca nankörlüğü yüzünden akla gelmedik haltlar karıştırır. Ballı böreklerini bile gözü görmez, küstahlığıyla rezaletler çıkarır. Ağır başlılıktan sıkılır, düşlerin, hayallerin peşinde koşarak ekonomik rahatını teper ve sonu bilinmez serüvenlere atılmak için akla hayale gelmez düşlerinden, en bayağı aptallığından sıyrılmaya bir türlü razı olamaz. Bunun tek sebebi,bu gibi kişilerin kendilerin bir piyano tuşu değil de insan olduklarını kanıtlamak isteğidir.
Sayfa 34
insanoğlu aptal değilse bile, o ölçüde nankördür. Evet, eşi bulunmaz bir nankör, bir değerbilmez! Nankörün nankörü! Hatta bana göre, insanı en uyqun olarak, iki ayaklı nankör bir yaratıktır diye tanımlamak gerekir.
Sayfa 33
Örneğin, ben oldukça doğal bir biçimde, yalnızca aklımı kullanıp, hayatımın yirmide birinden yararlanmak değil, içimde var olan bir yaşama isteğiyle ilgili tüm unsurları seferber ederek yaşamak istiyorum.Aklın gücü nereye kadar uzanır? Akıl ancak öğrenebildiği kadarını bilebilir. (Belki bazı şeyleri hiçbir zaman öğrenemeyecektir.Bu bizi avutmuyor, bunu neden söylemeyelim?) Ayrıca, insanın hayatı bazen bilinçli, bazen bilinçsiz olarak, bazen aldatıp, bazen aldanarak sürüyor.
Sayfa 33
İşin aslı -bunu ben söylüyorum- bizlerde de altın iğneler saygınlık kazanmaya başlar; çünkü değerli okuyucularım, insan ahmak bir yaratık! İşin doğrusu ahmak değil de eşine ender rastlanılabilecek derecede nankör bir yaratıktır.
Sayfa 29
Kişi uygarlığa bulaştıkça eskisinden daha iğrenç olmasa, daha fazla kanı dökmese bile, daha kötü can aldığı bir gerçektir. Eskiden insanlar hak için kan dökerler, bu yüzden rahatça birbirlerini öldürürlerdi.Çağımızdaysa, insan öldürmek suç sayıldığı hâlde yine de cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Hatta iş eskisinden de beter oldu.
Sayfa 28
1.117 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.