Dinin ahlak çağrısı ve sanatın kavrayış çağrısı dünyaya biz insanların ehliyeti dahilinde biçim verebildiği için değil, biz insanların kurtuluşuna giden yolu açtığı için önem vs değer sahibidir.
Bür müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan, istediği gibi hareket imkanlarını almasına müthiş içerledi.
İyiyi bir başkasının elinden alamayız, bir başkası iyiyi bize sunamaz. Eğer başkasının sunduğunu ve ya elinde tuttuğunu iyi sayarsak başkasının çizdiği çerçevenin eseri veya kurbanı oluruz.
Tek ihtiyacım olan şey; bir deniz kıyısında sabaha kadar oturup, olan biteni gözden geçirdikten sonra kafasında her şeyi aşmış bir insan olarak kalkıp gitmek.
Bütün insanlığın yükünü omuzlamıştı Peygamber. İnsanlar bunu hissettiler ve etrafında toplandılar. Çölden doğdu yeniden hakikat medeniyeti böylece. Bir daha batmamak üzere doğdu. Yitik Cennet, bir kez daha bulundu.
53. De ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!"
"İnsanlar gündelik hayatlarında zaman, emek ve duygu israfı da yapmaktadırlar. İletişim araçlarıyla uzun süre vakit geçirmek zaman ve emek israfıdır. Sportif anlamda takım tut-ma işini abartıp holiganlık yapmak duygu israfıdır. İnsan Yüce Allah'ın verdiği tüm nimetlerin kıymetini bilmeli, bunları Ölçülü şekilde kullanmalıdır."
Gönül ister ki her şeye yeteyim ama insanların enerjisi sınırlıdır. Bu yüzden işimize yarayan şeylere yönelip enerjimizi güzel yönetelim 💛
Al-i İmran 8.Ayet: رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ
(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
Bazen bize soruyorlar: "Bütün okulları birincilikle bitirmişsiniz. Deha seviyesinde bir beyne sahipsiniz. Bilim dünyasında büyük buluşlara imza atmışsınız. Bir bilim adamı olarak kalıp, ilmî buluşlara imza atsaydı- nız, insanlığa böylece hizmet etseydiniz daha iyi olmaz mıydı?" diyorlar.
Bizim cevabımız şudur: "Bir üniversitede profesör olabilirsiniz, Nobel ödülleri de alabilirsiniz, ama ülkenizin insanı bugün olduğu gibi açsa, sefalet ve zorluklar içerisindeyse, dünyada 300 bin çocuk yoksulluk içinde açlıktan ölüyorsa, sizin Nobel ödülleriniz ne işe yarar?"
Bundan dolayı, bize böyle hayırlı bir hizmet yolu na- sip ettiği için Cenabı Hakk'a hep şükretmişizdir. Asıl faydalı olan 70 milyon milletimize ve bütün insanlığa hizmet edebilmektir.
Bütün insanlığın saadet ve mutluluğu için çalışmak- tır. Bu dünya imtihanını, "Canıyla malıyla cihat etmiş bir Müslüman" olarak tamamlamaktır.
Çünkü hayat, iman ve cihattır.
Aşırı tokluk bedeni semizleştiyor gibi görünse de, aslında aklı ve bedenin gücünğ zayıflatır. Zira vücut, alınan besinin çokluğu oranında değil de, kabul ettiği besin oranında güç kazanır.
"Allah Teala Hazretleri diyor ki: 'Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım."
Konuşmaya ne lüzum vardı? Bütün güzel laflardan ve insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.