"gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim"
İsmet Özel
döndüm ve dönüşümle düştü aniden dekor
sen yükseldin elinde kara bir kalem vardı
say ki her yanım ihanet kadar yazdı
ve çeşitli organlar olarak
insanı yar eden vardı
var eden vardı aşkı
kelebek küllerinden bir şaraba yazarak
Alper Gencer
..............
deli gibi uykum var Nermin
gövdemi söküyor şafak
ipliğim çözüldükçe
içimde ağırlaşan bir ittifak
cebimde Marx
boynumda dükkan kapatan esnaf
dünya elindeki aynayla
açı kuruyor omuzlarımın ortasına
uyumuyorum Nermin
kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba
birbirini bulan iki açık pencere
gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata
artık kabullendim:
beni karşılamıyorsun burada!
ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum
sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına
Alper Gencer (Deli Gibi Uykum Var Nermin)
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Beni çok etkileyen bir romandan sonra hemen yeni bir kitap okumaya başlayamiyorum. En az 3-5 gün geçmesi gerekiyor. Kitaptaki olayları sanki ben yaşamışım gibi bir yorgunluk hissediyorum. Sanki karakterler benim yakin dostlarım ve onlardan ayrılmışim gibi bir hisse kapılıyorum.
Bu, garip bir durum mu bilmiyorum.