Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Müteferriç

Müteferriç
@Kafesinbiri
Kuş aramaya çıktı.
15 Kasım 1998
1492 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Kımıldamadan durdum. Kalbimin sesini dinledim. Yaşamanın ve ölmenin anlamını düşündüm.
Reklam
Müteferriç tekrar paylaştı.
Daha açıkça ifade etmek gerekirse, olumsuz bir ortamda olumlu alışkanlıklara tutarlı bir şekilde bağlı kalabilen kimseyi görmedim
Dünya, hassas kalpler için cehennem olmaya devam ediyor...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anlatabildim mi?
Kafamda çok kelime var ama yan yana değil, yan yana olmadığı için ne olduğunu söyleyemiyorum ama kelimelere sahip olduğum için aslında ne olduğunu biliyorum. Bundan ötürü bazı şeyleri biliyorum ama anlatamıyorum!
Allah'a ve âhiret gününe inanan bir toplumun Allah'a ve Rasülü'ne düşman olanlara sevgi beslediğini göremezsin. İsterse onlar babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları olsun. ( Mücadele 58/22) ilahi hükmü olduğunu bileceksin...
Reklam
149 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Müslüman Gençlere
Müslüman GençlereAbdülaziz Kıranşal
9.2/10 · 517 okunma
Hasılı biriktirip biriktik de mezara götürmek iş değil, yavrum. Tek bir ömrün getiremediğini tamamlamaya çalışmak, yaşanmışı istifadeye açmak, oyuna yeni girenlerin tecrübe noksanını iyileştirmek gerekiyor. Ömer Hoca, nasihat etme ve tecrübe aktarma çabasına bütün kültürlerde rastlandığını, ancak “kadim toplumlarda, özellikle de İslam dünyasında yaygın bir gelenek oluşturduğunu” söylüyor: “...nasihat eden kimse genellikle bilgi ve tecrübe sahibi ama yaptırım gücü olmayan biridir... ve gün görmüş geçirmiş yaşlılar tavsiye veya ikaz etmeyi manevi veya vicdani bir sorumluluk olarak üstlenir.” Ömer Hoca doğru söylüyor. İdrak sorumluluk yüklüyor. “Söyleyen laf mıdır, söyleyen adam mıdır” sorusu başlı başına bir başkaldırı. Dillendirrbilmek için cüret, cüret edinebilmek için gerçeklerle silahlanmak gerekiyor.
Payına düşenden fazlasına tamah etmeyen, tokgözlü mutmain insanlarız. Sorun, kanaatkarlık dünyevi malumatı hakir görmeye meylettiğinde çıkıyor. Kadir-i Mutlak Allah'a duyduğu güvenle nefsini emniyete alan mutmain, O'ndan başka kimseyle meşgul olmayı nafile saydığında "bu dünyanın da bir ayet olduğunu" unutabiliyor. Oysa biricik gezegenimizi 21. yüzyılın arsız baronlarına teslim edip en başa dönmeye, bozkıra iltisaklı dilsiz ve mütehammil "Yaban'a" rücu etmeye razı değilsek, "bu dünyaya dair gerçekleri organ nakleder gibi rikkat ve özenle birbirimize nakletmek, masumiyetimizin ölümcül dezavantaja dönüşmesini önlemek zorundayız. İşleyebileceğimiz en büyük günah, birbirimize kayıtsız kalmamızdır.
Sayfa 14
Tek Kelimeyle Müthiş
Öğrenme alışkanlıklarımızı değiştirmek kolay olmayacaktır. Bireysel idrak bugünden yarına oluşmuyor. Sistemleştirilmiş malumatı kılçıklarından ayırmak sabır, “gerçek”e ulaşmak cesaret ve zaman istiyor. Ne var ki, zaman rahat ve huzurlu olma zamanı değil. Zaman, gecemizi gündüzümüze katma zamanı. Mükafatımız, başımıza gelenlerin nedenlerini çeşitli yönlerden tümleyen, kimi kayıtlı, kimi sezgisel, kimi bilimsel, kimi kurgusal, kimi sanatsal, kimi edebi, kimi dinsel, kimi istatistiki, kime efsanevi tümleçlerin oluşturduğu bol noktalı virgüllü hayli uzun ama herkesin anlayabileceği özlü bir arz- ı hal olacaktır.
Sayfa 14
İş değil, yavrum. Terör, sürdürülebilir bir yöntem değil. Özde sakat bir ekonomik sistemi idame ettirmenin yolu şiddet değil. Gerçek" inkâr edilemiyor. İster demokrasi libası giyinsinler ister "Özgürlük" ister "Hak"; kamusal vicdanla barışık olmayan sistemler dağılmaktan kurtulamıyor. Dağılmaktan kurtulamıyor ama "gerçek"in zaferi, hemen her zaman Basra harap olduktan sonra... O noktada Galile Etkisi devreye giriyor. Korkak, "gerçek"le yüzleşmeyi reddediyor, hırçınlaşıyor. Cahil, "gerçek"i idrak edemiyor, küçümsüyor. Hain, kendi çıkarının peşinde, "gerçek"i tahrif ediyor. saptırıyor.
Sayfa 14
Reklam
İyilik ve umut 21. Yüzyılın hedefleri arasında yer almıyor.
Berlin duvarı yıkıldığında, kapitalizmin doğasına içkin krizlerden, eşitsizliklerden bunalmış "Batı"nın SSCB'nin çöküşünü fırsata dönüştüreceğini, toplumsal refahı ihmal etmeyen yeni bir piyasa ekonomisi gelistireceğini düşünmüştüm. Beklediğim barışın tekamülüydü, ırkçılığın hortlaması değil. Yaşam biçimlerine saygılı demokrasilerdi, yeni Gertrude Bell'ler değil. Oburluğun itibarsızlaştırılmasıydı, gezegeni kurutması değil. Nükleer silahlanmadan artan bilimin iyiliğin hizmetine tahsisiydi, kimyasal silahların mükemmeleştirilmesi değil... Öyle olmadı. İyilik ve umut 21. Yüzyılın hedefleri arasında yer almıyor.
Bize gelince, kötülüğün ne denli sinsi, ne denli kurnaz, ne denli kalleş olduğunu unutmuşuz. Düzen kurmaktaki engin tecrübesini, masumları suya götürüp susuz getirebileceğini unutmuşuz. Görkemli özverilerle anlamsız acıların arasında gidip gelmekte, hakikat ile takat arasındaki binamız ulusumuz. Ateş düştüğü yeri yaktığıyla kalıyor.
Yavrum, savaşçı firavunlar yine talan ediyorlar bizim buraları. Varil bombalarının rastgele savurduğu ezeli ve ebedi Şarklı kendi yağında kavrulan kıvıl kıvıl bir canlı kümesi. Ölmeyecek kadar gıda, düzeni tehdit etmeyecek kadar eğitim, ehemmiyetsiz tasarruflar, ehemmiyetsiz servetler ve tahammül. Enkaz altına çocuklar peyda etmekte Orta Doğulu, dilsiz ve dayanıklı.
Sayfa 13
İnsan hakları Yahudi haklarıdır diyen İsmet Özel’i anladığımız saatlerdeyiz. #GazaStarving
#GazaStarving etiketiyle Twitter'dayız.
6,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.