Bazı sözler, yürekteki buz tabakalarını, ne kadar kalın olurlarsa
olsunlar, birkaç saniyede kırarlar. Katılığın sarsılmaz kalelerini
birdenbire çökertirler, duygusallığın önünde yükseltilmiş duvarları yıkarlar. Bizi, içinde tek yolcu olarak "pişmanlığın" oturduğu
bir "duygulararası" uçağa bindirir ve büyük bir hızla anılarımıza
çarparlar. Onlardan geriye sadece savrulan gölgeler ve yaralanmış harfler kalır.