Derin bir çukurdaydım, heryer karanlık.
nerde olduğuma dair bir fikrim yoktu nereye gideceğime de.. geriye hiç dönemezdim ilerisi daha karanlık gibiydi.
o gök yüzüne baktığımda gördüğüm tek yıldızdı çekti aldı beni güzelce patlattı üstümde ki siyahları attı, sonra inandı bana beni de inandırdı. Çok hırpalandım parlayana kadar daha çok işimiz var, çok yolumuz var hâlâ yanımda çok ince bir ipliğe bağlı gibiyiz ama içimiz bir birbirimize çok dolu taşkın. bitmesin istiyorum, gitmesin hep yanımda kalsın ....
Neden tahammülüm kalmadı, hiç bir şeye
Neden öldürdüm güzel bildiğim herşeyi.?
olmak istediğim yerde miyim
yoksa yine beceremedim mi kendimi bulmayı hala
kimim ben, ne istiyorum ben
bitecek mi bu belirsizlik.? ...
Nasıl keskin duygudur bu...
içimde bir ağaç büyüyor sanki dallanıp budaklanıyor bedenimde. Bütün benliğimi sardı bana ait, ama benim değil gibi hissediyorum. sevindiriyor mu korkutuyor mu anlamıyorum, dönüp duruyor hisler içimde bir birine karışıyor birine alışmaya çalışırken başkasına mecbur ediyor.
üzüyor, kırıyor, parçalıyor sonra sanki hiç bunları yapmamış gibi bir araya toplamaya mecbur ediyor. Çok iyi bilsen bile neler olacağını bütün hücrelerine kadar tekrar istiyorsun onu. doğruların yanlışların düşüncelerin olmadığı o anda kalmak istiyorum bu imkânsızlık boyumu çok aştı ama razı gibiyim..
ölelim Dîlba.
yaşayamadıklarımız için
yaşını unutan kalemimiz için
dudaklarını büken düşlerimiz için
sütten kesilmiş öpüşlerimiz için ölelim,
ölüm hangimizi daha çok sevecek Dîlba
senin anne olma hayalini mi,
benim annesiz kalışımımı sevecek en çok? gözlerini kapatmadan önce
ne olur avuçlarına bak
orada sana gülen binlerce sen var,
korkma