Seni, senden de yakın, yalnız ben tanıyorum,
Sana, seni en sıcak bir ben anlatıyorum.
Kimse varamaz senin ben kadar yakınıma;
Çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum.
Sana seni anlatsam, anlatırım kendimi.
Sende seni ararken kendimi arıyorum.
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Garip değil mi,bize miskin, tembel, beceriksiz, artık iyice çözülmüş ve silahları eskimiş, dökülmüş durumda olduğu söylenen Türkler, günlerdir tam tersine donanımlı, cesur ve atak dövüşüyorlar. Yoksa biri bize durmadan pis şakalar mı yapıyor?
O, çok şey bildiğini bir şekilde hissettiğimiz ama bildiklerinin hepsini kendisiyle birlikte götürecek kadar gizemli ve serin gülümseyen insanlardandı.
Beklenmedik ve acımasız bir biçimde,bütün güçleri ve yetenekleri yerindeyken, canları bedenlerindeyken, hayatları tüm hızıyla akarken, en yoğun dönemlerinde aramızdan ayrılırlardı. Eceliyle ölmek mi? O çağda şiddet sonucu ölmek,eceliyle ölmek demekti.