Deleuze diyordu ki, "Bir insana aşık olmak onu kalabalığın içinden çekip çıkarmak, çokluğun içinde tek kılmak ve sonra aynı hızla teklik içindeki çokluğu keşfetmektir." Yani bir damla suyun tekilliğini bilmek ama bu teklik içindeki okyanusu keşfetmektir. Deleuze burada aşkı birini kalabalığın içinden çekip çıkardıktan sonra onu mülküne geçirmeyi, sahip olmayı dile getirmez. Aksine sevileni okyanustaki bir damla su olarak tekilleştirir, o damlada okyanusun derinliklerine dalar ve o teklik içindeki çokluğun keşfine vurgu yapar. Onu dünyalılaştırır. Farkı reddetmez. Ama bu farkı hiyerarşik bir bağlamda değerlendirmez.