Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kurmanceserhişk

Kurmanceserhişk
@Kurmanceserhisk
Mal varlığım kafam
Başkalarının her kusuru bende de var, ama yine de onların yaptığı her şey bana tuhaf görünür. Dünyaya gelişimin bir rastlantı, gülünesi bir kaza olduğunu biliyorum. Ama bunu unutur unutmaz, sanki doğumum dünyanın dengesi ve gidişi için zorunlu, temel bir olgu imiş gibi davranıyorum. Herkes gibi davranıyorum, hatta en çok tiksindiğim insanlar
Reklam
“Kamçına şükrediyorum Tanrım! Kutsal olsun verdiğin acı.” Baudelaire
"İnsanın iç dünyasının ufku yok. Çok geniş. Ben kendi sınırlarımı koydum. Şeytanın bile çözemeyeceği bir karışıklık var. Aklın aşağıladığını, kalp çoğu zaman güzel buluyor. İşin kötü tarafı, güzelliğin yalnız korkunç değil aynı zamanda gizemli oluşu... Şeytan, tanrıyla boy ölçüşmek ve savaşmak için insan kalbini arena olarak seçmiş." Karamazov Kardeşler

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz, hepimiz dinginliğin anahtarını yitirmiş, artık büyük acının sıralarından başka bir şeye varamayan öfkelileriz, gözü dönmüşleriz. Cioran
1922 Kafka’nın günlüğünden: “Doyuma ulaştığımda doyuma ulaşmamış olmayı istiyordum; yüzyılın ve geleneğin bildiğim bütün imkanlarını kullanarak kendimi doyumsuzluğa sürüklüyordum: oysa şimdi doyum halinde olabilmeyi isterdim. O zamanlar, kendi doyumsuzluğumdan bile doyumsuzdum. Bu gülünç durumu biraz sistemleştirerek yeni bir gerçeklik yaratmamak işten bile değildi. Zihnimdeki zayıflık çocuksu, çocuksuluğunun bilincinde bir oyunla başladı. Örneğin yüzümde tik varmış gibi yapıyordum, kollarımı başımın arkasına kavuşturup dolaşıyordum; bunlar iğrenç çocukluklardı ama etkili oluyorlardı. Edebi anlatımımda da benzer gelişmeler oldu; ne yazık ki bu gelişme yarıda kaldı. Başa gelecek bir felaket ancak böyle engellenebilir.” ‘Uyuyup uyanıp, uyuyup uyanıp, kepaze olan bu yaşam’a daha kolay devam edebilmek dileğiyle
Reklam
Şöyle durup şeylere baksan... baksan diyorum, düşünmek, eleştirmek değil... dünya kesinkes çıldırmış gibi gözükecektir. Ve gerçekten de çıldırmış! Nasıl ki savaş ya da devrim dönemlerinde çıldırmışsa, normal ve barışçı dönemlerde de öylesine çıldırmış. Kötülükler, çılgınca kötülükler, çareleri de yine çılgınca. Çünkü tümümüz it gibi kudurmuşuz. Kaçıyor, kaçıyoruz. Neden? Bilmiyoruz. Milyonlarca önemsiz şeyden. Bir bozgun bu, panik. Ve geri çekilecek yer yok; tabii eğer kaskatı durusan o başka. Eğer böyle davranabiliyor ve dengeni yitirmiyorsan, ve keşmekeş içinde sürüklenip gitmiyorsan, ayakta kalabilirsin... ve hareket edebilirsin. Ne demek istediğimi anlıyorsundur... Uyandığın andan yatağa girene dek her şey yalandan, hileden, dolandırıcılıktan başka bir şey değil. Herkes bilir bunu, ama yine herkes bu eşek şakasını sürdürmek için işbirliği yapmaktan vazgeçmez. İşte bu yüzden birbirimizden böylesine iğreniyoruz. İşte bu yüzden savaş, ya da Yahudi katliamı, ya da caniyane bir haçlı seferi, ya da ne gelirse aklına başlatmak, bu denli kolaydır. İşte bu yüzden susmak gerekir. Eğer hala Tanrı'ya inanıyor olsaydık, onu Öç Tanrısı yapardık. Ortalığı temizleme işini canı gönülden ona bırakırdık. Ortalığı temizliyor gibi davranmak için çok geç artık. Gırtlağımıza kadar battık bu pisliğe. Yeni bir dünya istemiyoruz... tek istediğimiz, sebep olduğumuz bu pislige bir son vermek. Henry Miller, Seksus
Aynılığın farklılık iddiasıyla satıldığı, tek tip olmanın hakir görüldüğü fakat empoze edildiği bir yeniden yapılandırma çağı yaşanıyor. İlerleme adı altında ilkel güdülerle yaşamı pompalayan, yakınlaştırdığı söylenen teknolojilerle yalnızlaştırıp uzaklaştıran bir tersine gelişim. Robot istilasından korkulan zamanlardan, robotlaşmış insanların özgürlükten bihaber yaşamlarına atılan dev adımlara.
Yanlış yoldayım ama yol nasıl güzel
Herkes derdi kadar içecekse bu masadan en son ben kalkarım!
Reklam
İş mi yok? daha çok olmayacak. Maaş mı az geliyor? daha çok az gelecek. Dışarıya mı çıkamıyorsunuz? daha çok çıkamayacaksınız. Yetmiyor mu? daha çok yetmeyecek. Gitmiyor mu böyle? daha çok gitmeyecek. Süregelen bezdiriciliği bir yerde sonlandırıp saniyeler sonrasına devşirdiğiniz umutların köküne sıçayım desem, onu da gübre beller daha çok beklersiniz.
Ve Tanrı bir kez daha kırılan kaburga kemiklerini saydı. 1.3.6.9.16.19.27.30 ve 34. ve Roboski bir uçuruma sarıldı sessizce, beyaz kar utandı tenine düşen kan damlalarından, sonra sessizce bölündü bir vadinin uykusu, oğlunun ayakkabısına sarılan bir annenin kalbinde... Diljin Kovexi.
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.