Kitabın girişindeki sayfaların aslında final kısmından alınması ayrı bir tat almamı sağladı.
Ana karakter Sedat ile aslında tüm günahkar insanlığın temsil edildiğini düşündürttü. Sonuçta insan bir beşerdir ve şaşar. Hata yapmak aklı olan herkese has bir özellik ise bu hatanın affolunmayacağını düşünmekte yine neredeyse her insana özgü karamsar bir düşünce. Tam da bu noktada parantez açacak olursak; hata yapmak doğal bir durum ama bundan hayâ edip tövbe etmek ise aklını kullanabilen insana has bir durumdur.
Kitabın tümünde umudu asla yitirmemekten bahsediyor olsa da 112.sayfadaki "Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur, olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir siz bilmezsiniz..." ( Bakara suresi) tüm kitabın özeti niteliğinde olmuş. Kitabın bir çok yerinden, yazarın da ağladığını düşündüğüm sayfalarda karakterlerin gözyaşlarına ortak olabilirsiniz. Bu tarz ibretlik hikâyelerini bolca kaleme alması duasıyla... Teşekkür ederiz böyle güzel bir hayat hikayesiyle gönüllerimizi tanıştırdığı için...
Hayatta imtihanlar vardır ve önemli olan bunlardan çıkabilmektir ve bir insan hayatını değiştirmek istiyorsa önce kendini değiştirmelidir dedirten bir kitap oldu. Yazarın okuduğum ikinci kitabı ve yine hayatı yolunda olmayan bir gencin hayatını yoluna koymasını anlatıyordu. Allah'ım ben ne yapacağım dediğimiz anda aslında çoğu şey başlamış oluyor. Sorunlu ve değişmesi gereken bir yaşantınız varsa ve ilham arıyorsanız yazarın kitaplarına göz atabilirsiniz.
Hayatta imtihanlar vardır ve önemli olan bunlardan çıkabilmektir ve bir insan hayatını değiştirmek istiyorsa önce kendini değiştirmelidir dedirten bir kitap oldu dağılmış bir Aileyi toparlamak umutudu yitirmemek
İmtihan dünyası işte bişeylerle sınanıyoruz zorlanıyoruz sabır diyip dualara sığınmıyoruz. Ah bi yapsak bi denesek mükafatı o kadar güzel olacak ki biz isyan etmeyi seçiyoruz, zoru seçiyoruz. Kitaptan o kadar çok şey öğrendim ki Arkadaş seçimimizi, doğru arkadaşlıkları doğru seçimler yapmayı zorlukların üstesinden nasıl gelineceği en önemliside dilimizde Allah varken kalben bunu hissetmeyi..
Bir milletin adını tarihten silmek istiyorsanız, onu yok etmek, yabancılaştırmak istiyorsanız, gayet kolay bir yöntemi vardır. O milletin dilini unutturursanız ne tarihi, ne hissiyatı, ne şahsiyeti hiç birisi kalmaz.
"Uyu sen ay yüzlüm, bu az zamandır!
Feleğin kastı sana pek yamandır.
Öyle ki, o çok sert ve bir amandır,
İyiliği bile ateş ve kandır.
Biliyorum ki en sonunda sende harap olacaksın..."
Ünlü Macar yazar Sandor Marai ile tanışma kitabım Buda’da Bir Boşanma oldu. İsmi sebebiyle mahkeme salonunda davanın tarafları arasındaki diyologlar üzerinden ilerleyecek bir kurgu okuyacağımı düşünürken; kitabın ilk yarısı, bu boşanmanın yargıcı Kristof’un hayatı ve kişiliği üzerineydi. Çocukluğundan başlayıp aldığı eğitime, aile üyeleri ve onlarla olan ilişkilerine dair fikir sahibi olurken değişen toplumsal yapı, evlilik, boşanma gibi çeşitli konulardaki fikirlerini de okuyoruz. Satır aralarında ikinci dünya savaşı öncesi Macar toplumuna dair tespitler de görmek mümkün. İkinci kısım ise boşanmanın taraflarından biri ve yargıcımız Kristof’un da okul arkadası olan doktor Greiner üzerinden akıyor. O da evliliklerinin en başından alıyor hikayeyi ve boşanma aşamasına kadar yavaş yavaş çözünen bir evliliği aşama aşama anlatıyor. Sınıf arkadaşlığı dışında birbirinden son derece kopuk gibi görünen ve apayrı yaşanan bu iki hayatın aslında bilinmeyen gizli bi yerden birbiriyle olan bağını keşfediyoruz okudukça. Temposu yüksek bir kurgu yok bu metinde ama ben elimden bırakmak istemedim. Çok güzel bir dil - çevirisi de harikaydı- üslüp ve alt metni sağlam keyifle kendini okutan bir eser
Zorlama kendini, kimseye yardım edemezsin. Çünkü insanın "çıkarı" onun için iyi ya da anlamlı olanla özdeş değil. Belki o acı onun için gerekliydi! Kim bilebilir belki dışarıdan "onun çıkarına aykırı" gibi görünen şey, ona lazımdır! Bir insanın "çıkarından daha gizemli bir şey yok hayatta. Şikayetlere çare bulabilirsin, baş ağrısına ilaç verebilirsin ama başının ağrımasına neden olan ruhundaki şeyin yanına bile yaklaşmak mümkün değildir.