Muhammed Sert

Muhammed Sert
@LarsPorsena
Üniversite
12 Aralık 1998
75 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Milli Tarih
Bütün bunlara baktığımızda milli tarihin, II. Abdülhamid zamanındaki tarih çalışmalarından doğduğunu söyleyebiliriz. Yani milli tarih, salt cumhuriyet kadrolarının yeni ortaya koyduğu bir tarih anlayışı değildir. Tam tersine temelleri 19. yüzyıla değin uzanmaktadır.
Reklam
Milli Tarih
Kushner, bu dönemdeki tarih anlayışını şu şekilde özetlemiştir: "Sultan II. Abdülhamid zamanında Türk tarihine karşı artan ilgi, Türklerde Türk tarihinin gerçekte Türk milletinin kendi tarihi olduğu gerçeğini oluşturmaya başlamıştı."
ticaret
Ticarette işler böyledir: İnsan tedavi olmaya zaman bulamadan ölür

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
para hırsı
İçleride cimriliği ve parasının çalınması kaygısıyla anneleri canlanıyordu. Paranın zehirlediği ölümden sadece öfke doğar. Tabutların üzerinde dövüşülür.
İnsanlar kaderleri değiştiğinde eski kararlara dair fikirlerini de değiştirmeyi severler.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
Hatıra
Acının insanlarla paylaşıldığı takdirde azalacağı konusunda kuşkusuz haklısım, değerli dostum, keşke insanlar - niçin böyle olduklarını ancak Tanrı bilir! - geçip giden şimdiyi yaşamak yerine, geçmişte kalan bir sıkıntının hatıralarını anımsamak için hayal gücünü bu kadar zorlamasalar.
Hayat gitgide artan acılar demek; artan bir hızla en dibe, en korkunç acılara doğru uçmak demekti. "İşte ben de uçuyorum..."
Neyin nesiydi bu? Gerçekten de ölüm müydü? Bu soruyu iç sesi yanıtlıyordu: Evet, gerçekten o! Peki bu çektiğim acılar niçin? Ses yanıtlıyordu yine: Hiç, öylesine işte...
"Belki de sürdürdüğüm yaşan, sürdürmem gereken yaşam değildir?" düşüncesi takıldı aklına birden.
Cihad
Hiç şüphesiz ki cihad ilanının Almanların beklediği ve bizde de bazılarının umduğu gibi pek fazla işe yaradığını söyleyemeyiz. Bunu maalesef sabık Sultan II. Abdülhamid dahi belirtir; "Cihad öyle bir silahtır ki kullanılmaması, kullanılmasından evlâdır."
Reklam
Bırak başkaları savaşsınlar, sen ey mesut Avusturya evlen
Budapeşte çeper endüstri tesislerinde Karl Marx'ın Kapital'ini okuyarak umutlanan ve aydınlanmış çehreli bir işçi heykeli vardır. Balkan ve Orta Doğu aydınlarının hepsi bu heykel gibiler. Bir iki roman çevirisi, yanlı ve basit üslûblu bir iki tarih kitabı, vülgarize bir felsefe risalesi (çeviri) tabii bolca şiir, aydın olmaya yeter. Batı Avrupalının aksine, nesirle eğitilen ve nesirle eğiten biri değildir; şiirin büyüsüne, etkileyen kolaylığına sığınır; şiirle öğrenir, şiirle düşünür. Ulusçuluk, demokrasi, sosyalizm hepsi şiirle birbirine karışır ve hayatta trajikomik uygulamalar bu rüşdüne ermemiş heyecan ve sözde fikrî temel üzerinde inşa edilir. Şairlerin şairin ötesinde mütefekkir ve önder olarak tanınma çocukluğu, Balkan ve Orta Doğu ülkelerinde yaygın ve ortak bir tutumdur. Duygusal yoğunluk ve bilgisel sığlıkla bazı gruplar sevk-i tabi-i kader ile iktidara ulaşır, ülkeyi ve dünyayı kurtarmaya kalkar ve tamiri olmayan hatalarla yurtlarını sarsıntılı bir tarih yolculuğuna çıkarırlar. Köylünü kasidelerle översin, ama itimat etmezsin, tabii büyük hayaller için cepheye sürersin; sonra mersiye yazarsın
Türkler ve Harp
Araştırmamızda, Türklerin hedefe erişebilmek için harbi mantıki ve rasyonel olarak kullandıklarını söyleyebiliyoruz. Pek çok yabancı tarihçi, Türklerin belirli bir harp mantığına sahip olmadan hareket ettikleri kanaatindedir. Halbuki biz, Türk Devleti'nin rasyonel ve mantıki bir sebeple harplere başvurduklarını ortaya çıkarmaya gayret edeceğiz.
Duydum ki helal olmayan paralarla bir cami yaptırmışsın Vicdan azabı çekmiyorsan yazıklar olsun sana Sefahat yoluyla yetimlerin karnını doyuran kadın gibi, Hem iyilik yapmışsın yazık hem de zina
"Hükmetsen de Mısır'a, Roma'ya, Çin'e ey can; Neye yarar baştanbaşa senin olsa cihan Nihayet elinde üç metre kefen kalacak Gözüne bir avuç kara toprak dolacak" -Ömer Hayyam
124 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.