Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lümeya

Lümeya
@Lumeya
Yargıç değilim, yargılamam! Avukat değilim, savunmam! Savcı değilim, suçlamam! Herkes ve her şey duysun! Kendime şahidim..!
Gökhan Özcan - Saklı Güzellikler -3
Her kötünün bir iyi yanını bulur, muhabbetlerinden kimseyi mahrum etmezler. Kimseyi hor görmez, bir küçük tebessümü hiç kimseden esirgemezler. Tecessüs peşinde değillerdir, kendi pisliklerinin üstünü başkalarının günahlarıyla örtmeye çalışmazlar. Kendi yanlışlarının muhasebesinden kaçmaz, boylarının ölçüsünü unutmazlar. Geçmişlerinden utanmaz, geleceklerinden umudu hiç kesmezler.
Reklam
Gökhan Özcan - Saklı Güzellikler -2
Güzeldirler, güzelliği kendilerinden bilmezler. Dünyada türlü çeşit kargaşa olur, yan gözle dönüp bakmazlar. Herkesin ganimet derdine düştüğü yerde, ellerini uzatmazlar. Ayıbın aşikar kılındığı hiçbir vakte gözlerini açmazlar. Herkes her şeyi bilirken onlar acziyet hırkasını hiç çıkarmazlar. Bildiklerini satmazlar, havasını atmazlar, tafrasını yapmazlar. Hayır işlediklerinde sessizce işler, pazara çıkarmazlar. Görünür olmak gibi bir kaygıları yoktur, alkış için kırk çeşit takla atmazlar.
Gökhan Özcan - Saklı Güzellikler -1
Biri onları yok saydığında, orada olduklarını göstermeye çalışmazlar. Bir kem sözle karşılaştıklarında cevabını aynı lisanla vermek için uğraşmazlar. Her söylenene bir karşılık yetiştirme ihtirasına düşmezler. Kimseyi kırmaz, her kırılanla kırılırlar. İyilikle ilişkileri o kadar tabiidir ki, dikkatimizi dahi çekmezler. Yüksek sesle konuşmaz, kimseye ayar vermezler.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Alejandro Jodorowsky
Kafeste doğan kuşlar, uçmayı hastalık sanırlar..
Cemil Meriç
Düşünce şüpheyle bɑşlɑr. Düşünce, tezɑtlɑrıylɑ bütündür. Zıt fikirlere kulɑklɑrımızı tıkɑmɑk, kendimizi hɑtɑyɑ mɑhkûm etmek değil midir?
Reklam
Didem Madak
bir zamanlar kendimi bulunmaz hint kumaşı sanmıştım. kaç metredir benim yokluğum? benden daha çok var sanmıştım. benim yokluğumdan dünyaya bir elbise çıkar sanmıştım. dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan sonunda ben de alıştım. ah… dedim sonra, ah!
Thomas Edison bir gün eve geldiğinde annesine bir kağıt verdi ve “Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi”. dedi. Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okudu: “Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.” Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Edison’un annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi ve bir gün eski aile eşyalarını karıştırırken birden bir çekmecenin köşesinde katlı halde bir kağıt buldu ve alıp açtı. Kağıtta “Oğlunuz “şaşkın” (akıl hastası) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılıydı. Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazdı: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, “şaşkın” bir çocuktu