Edip Cansever, çocukluğu gökyüzüne benzetmiş. Ve eklemiş: "Çünkü hiçbir yere gitmez. Asla kaybolmaz."
Haklıydı. İnsanın çocukluğu gökyüzü gibiydi. Başımızı kaldırdığımızda ilk gökyüzünü görürdük, İnsan da ne zaman ruhunun en kuytularına bakmaya karar verirse ilk çocukluğunu görmez miydi? Aslında her birimiz, çocukluğumuzda kaderimiz tarafından elimize verilen kalemle boyardık gökyüzümüzü. Mavi, beyaz, gri ya da siyah... Kocaman insanlar olduğumuzda hâlâ hayata o renklerle bakacağımızı bilmeden kendi ellerimizle şekillendirirdik hayatımızı ve dünyamızı.
Benim gökyüzüm maviydi. Hem de verdiğim kocaman kayba rağmen.
Bizim seni seviyorumlarımız kalbimizdeki ağrıyı, kırgınlığımızı, kahkahamızı ve acımızı bastırıyordu.
Bu kelimeleri her söyleyişimizde çocukluğumuza dönüyordum. Kaybetmeyi hayal dahi edemeyeceğim bir şeydi.