İnsan okuduğu her kitapta, kendisini ona anlatacak bir yazarın izine rastlamayı mı umar? Yoksa kendisinden ne kadar uzağa kaçabileceğinin gizli hesabını mı yapar?
“Birine veda etmenin en akılcı yolu onun sende kalan bütün eşyalarını, sana hediye ettiklerini ve bütün izlerini yok ederek sevdiğin kişiyi bir öyküye dahil etmektir. O öykü ona en esaslı saygı duruşuna dönüşür,” demiştim, yıllar önce.
İnsanlar insanlara ihanet ediyor, kıskançlık duyup birbirlerinden nefret ediyorlar. En ahlaklı görünenleriniz bile en vahşi dürtüleriyle birbirlerinden çalıyor, birbirlerini göz kırpmadan katlediyorlar.
Biliyorsun ki güç ve zenginlik yanında açgözlülük ve kibir getirir. Bunlar en asil ve temiz insanların yüreğini bile yavaş yavaş zehirleyen, onları korkunç varlıklara çeviren şeylerdir. Özellikle kibri yüreğinden söküp atabilecek kadar arif değilsen yüreğinde büyür ve felaketin olur.
“Kendimize insan diyoruz ama diğer insanlarla bile husumetliyiz; herkes kendi derdine düşmüş bir halde bencilce hareket ediyor. Niçin tek bir çatı altında birleşip düzeni sağlamıyoruz?”
“Her ne kadar adalet için savaşıyor olsak da dünyaya, onun sadece küçük bir parçasını savunarak adalet getirmeyi ummak ahmaklıktan başka bir şey değil. Dünyaya adalet getirmek istiyorsak onun küçük bir parçasını savunmamalıyız; tüm dünyaya bu adaleti yaymalıyız!”