Ama Meryem Tanrı’nın sözleriyle avunacak halde değildi. O gün değil. O sırada değil.
Duyabildiği tek şey, Nana’nın, gidersen ölürüm, gidersen yaşayamam, diyen sesiydi. Elinden tek gelense, gözyaşlarını Molla Feyzullah’ın ellerinin benekli, kâğıt inceliğindeki derisine akıtmaktı.