Ayağının bastığı yeri, onu saran havayı, dokunduğu her şeyi, söylediği her sözü seviyorum.Her halini, her davranışını, baştan aşağı her şeyini, her şeyini seviyorum, işte bu kadar.
Ben onu böylesine içten duygularla severken ; ondan başka birini ne gözüm görüyor, ne tanıyorken, ne de başka birinden hoşlanıyorken, nasıl olur da bir başkası onu sevebiliyor. Sevmeye yelteniyor, sevme hakkını nasıl da kendisinde görüyor, işte bunu anlamıyorum!
Masallar yazmak isterdim, insanların yemek yerken bile okumak için masanın altında tutacağı, teneffüslerde bile elinden düşürmeyeceği, diğer çocukların,”Ne okuyorsun sen öyle?”diye soracağı masallar...