Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Yer altından dinleniyoruz;
Tedirginliğimiz ondan.
Seslerimizi dinleyorlar,
Ölülerin katında biriktiriyorlar;
Suskunluğumuz ondan.
Bugün son sevişmelerimizi gözetleyorlar,
Her neyse..
Herkes kendi tarlasını sürerse,
Herkes kendi örgüsünü örerse,
Herkes kendi öyküsünü sererse,
Herkes işin, işleriyle överse.
Bir işçidir, binlercesinden,
Düşünür olup olacağını;
Yeri elleriyle öper.
İnsan yaşantısını bölen başa karşıyım.
Uygarlıkta, sevgide ben yavaşa karşıyım.
Onca bağırıyorum, bağırıyorum onca;
Uyuşuk bakışlara ve savaşa karşıyım.
Ağacı sevecektiniz,
Yoldunuz, dal bırakmadınız..
Yılına al bırakmadınız,
Yemişini yiyecektiniz.
Kadını sevecektiniz,
Aldınız, ver bırakmadınız..
Sevi’ye yer bırakmadınız,
I-BEN
Bir kavramı aldım, aklıma astım,
Uyudum-uyandım, yattım-kalktım.
Ne o durdu-yoruldu, ne de ben,
O bana baktı, ben ona baktım.
Çocuklar gibiydi, hep kendinceydi;
Ateşi bir o yaktı, bir ben yaktım.
Ne güzellemeler oldu, ne süslemeler;
Kırılan anlamları onunla onardım.
II-BİZ
Bir noktaydık onunla ikimiz,
Bir çizgi olduk evreni dolaştık.
Çizgimiz büyüdü, gitgide yürüdü;
Yolumuzda boy-boy anlam noktaladık.
Biçimler, durumlar, tutumlar doğdu,
Anlatımlar sürdürdük, konulandık.
Konular konuları aşıladı, yapısal,
Bağımızı-bahçemizi donandık.