İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım. Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut. Bu evleri atla bu evleri de bunları da.
Göğe bakalım...
Sevgilim, işte Eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık.
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.
Başka birisi nasıl sevilir bilmiyorum
Hangi şehre gidilir yalnız başına,
Hangi şarkı dinlenir senle olmayınca.
Kimle çay içilir ?
En güzel sözlerin altı kim için çizilir
Kimin kokusu saklanır…
Hangi hayal hediye edilir,
Hangi gözle bakılır o çiçek yaprağı kirpiklerine
Nasıl anlatılır gülüşünün sesi
Adının güzelliğine hangi alfabe de rastlanır
Senin bakışın hangi şiire benzer
Kime dokunur, sarılır, uyur bu kalp
Hangi insanda rastlanır sana…
Gel de anlat…
Senden başkası nasıl sevilir ?
Bilmiyorum ben...
"Nasılsın" diye sormak, söyleyecek sözü olmadığından vakit kazanmak istemekmiş. Hiç düşünmedim. Üstelik sana söyleyecek sözümün olmaması felâket olur benim için...
Işığa çok bakamıyordum, bu güneş bile gözlerimden içeriye girince, kendimden daha büyük bir karanlık denizine düşmüş gibi derhal sönüyor ve içimin rengini alıyordu...
"Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum."
Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin bir çaresi vardır.
Kaderin şoförü sensin. Emin ol. Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu! Değmez vallahi bu dünya.
Hayatta en korkunç şeylerden biri, insanları tanımadan, bilmeden, anlamadan değerlendirmek aslında boyunlarına bir yafta asarak daimi orada konumlandırmak...
Öyle hızlı yaşıyoruz ki şu dünyada. Yollarda hızlıyız, yemeği hızlı yiyoruz, hayatı hızlı yaşıyoruz. Hızlandıkça oturup güzelliği izlemiyoruz. Duygular azalıyor her hızlanan günde...
Yağmur yağıyor ömür hanım,gökten değil yüreğimin boşluğunda ömrümün ıssız toprağına..
Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçük,bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum
Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katında..