Insan hicbir şeye alışmamalı. Bana baksana tam da güneşin keyfini yaşamaya başlamıştım yeniden; dağlara bakmaya, yaşamın sorunlarına bile alışacak gibiydim. Yaşamın anlamsızlığının bile kendi suçum olduğunu kabullenmek üzereydim.
Anne babası gene de severdi onu kuşkusuz, ama onları üzmekten korktuğu için hayalini gerçekleştirmenin bedelini ödeyememişti. Belleğinin derinliklerinde yatıyordu o hayal artık; gerçi arada bir, çok güzel bir konsere gittiğinde ya da çok iyi bir plak dinlediğinde canlanır gibi oluyordu, ama o zaman duyduğu kıstırılmışlık duygusu o kadar ağır geliyordu ki, hayalini bastırıp derin uykulara gönderiyordu yeniden.
Peki gerçeklik nedir?
Çoğunluk ne diyorsa odur. Ille de en iyisidir ya da en mantıklısıdır anlamına gelmez bu, toplumun bir bütün olarak isteklerini en yakından karşılayandır.
Insan neden kendi kendinden nefret eder?
Korkaklık belki de. Ya da hiç yakanı bırakmayan yanılmak korkusu, başkalarının senden beklediklerini gerçekleştirmemek korkusu.
Bir an ona her şeyi anlatabilecegini düşündü, ama sonra vazgeçti; insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılandan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
Yeni kesfedilen bir madde olan serotonin, insanların duygularını yöneten öğelerden biriymiş. Serotonin azlığı insanın iş yaşamında dikkatinin dağılmasına, uykusuzluğa, iştahsızlığa, yaşamdan yeterince zevk alamamasına yol açıyormuş. Bu madde bedende hiç bulunmadığında ise kişi derin umutsuzluk, kötümserlik, bir gereksizlik duygusu, korkunç yorgunluk, endişeye kapılma gibi belirtiler gösteriyormuş, bu da zamanla sürekli bir karabasana dönüşüyormuş ki sonu ya tam uyumsuzluk ya da intiharmış.
Su an seçeneğim olsaydı, her günümün aynı olmasının nedeninin kendim olduğunu daha önce anlamış olsaydım, belki...
" Belki diye bir sey yok, çünkü hicbir seçeneğim yok."
Hayatta istediği hemen hemen her şeye kavuştuktan sonra, varlığının hiçbir anlama gelmediği sonucuna varmıştı; çünkü her şey her gün aynıydı. Böylece ölmeye karar vermişti.
Tüm ömrünü bir şeyler bekleyerek geçirmişti zaten; babasının işten eve dönmesini beklemek, sevgiliden gelecek, ama hic gelmeyen mektubu, yıl sonu sınavlarını, treni, otobüsü, telefonu, tatilleri, tatillerin sonunu beklemek, hep beklemek.
Bazen her şeyin birden değişmesinden, bitmesinden korkuyorum; niçin bilmiyorum. Bazen aklıma şu saçma düşünce geliyor: Artık daha ne olabilir? Bu mutluluk... bütün bu hayat nedir? Sevinçler, kederler... tabiat... bütün bunlardan başka bir şeyler istiyorum. Hicbir şey hosuma gitmez oluyor...
Sayfa 579 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARIKitabı okudu