“Çarpık duran tablo o insanın gerçek benliğini ve bu benliğin suçluluk duygusu uyandıran eğilimlerini yansıtır. Tabloyu düzeltmek ise, vicdanına, toplum normlarına ve vaktiyle ana-babası tarafından zihnine işlenmiş olan değer yargılarına boyun eğmeyi simgeler”
Çarpık duran tablo dışarıya fışkırmak isteyen gerçek benliğini kışkırtıcı bir uyaran olduğundan, kişi farkına vardığı çarpıklığı düzeltmeden rahat edemez. Böylesi durumlarda, kişiliğin kuralcı ve yargılayıcı bir bölümü, içinden geldiğince davranmak isteyen diğer bölümünü sürekli tehdit altında tutar.
Yaşanılması güç bir çağa denk geldik.
Nereye baksak zulüm ve haksızlık, nereye adım atsak toz, hangi yüreğin kapısı çalınsa kir.
Özdemir Asaf" ın da dedigi gibi;
“çokça yağmur yağsa, temizlenir mi
şu kirli dünya?"