Mutfaktayım . Birşeyler okumadığım zaman dilimlerini söyleşi ve sohbetler dinleyerek geçirmeyi tercih ederim . Sanki işin bir kısmını öteden sohbet edenler yapıyor hafifliği verir bu bana . Sohbetin sonlarına doğru işlerimde çoğunlukla yoluna koyulmuşda olur . Beni her daim hazırda bekleyen fincanım annemin bize “ Kırılır yavrum takım bozulur “ diye vermemeye imtina ettiği fincanlardan geriye kalan tek fincan . O yüzden kahve saatleri bu fincan ile bir kez daha tatlanır , özel bir buluşma yaşanır kahvemi yudumlarken ; çocukluğumla , annemle , anılarımla bir araya gelir gibi hissederim .
Kahveyi yapıp fincanıma koyar iken dinlediğim söyleşide “ Süt yanığı “ kelimesinin anlamını öğrendim . Çok manidar bir zaman diliminde oldu sanki bu öğreniş …
Süt Yanığı : Annesiz büyüyen çocuk
Ve üstelik ….
Süt yanığı : En zor iyileşen yanık …
Kitap “ Babamın yeri “ … Bu paragraf alıntı yapılamayacak kadar uzun fakat çok doğru saptamaların yer aldığı bir paragraf.
Evlilik sadece çekirdek aile mi olmak demekti ? Bir kişinin eşinin ailesine duyduğu saygı ve yaklaşım eşi ile arasında var olan bağ ile doğru orantılı mıdır ? Ya da farklı statüye sahip ortamlarda yetişmiş olan iki insanın kurduğu evlilik birliğinde aile büyüklerine karşı ne derece samimi duygular hissedilip gösterilebilir ? Bu soru işaretleri ilişkinin hangi aşamasında cevap bulmalıdır ❓