Dudaklarım kilitli,hoşçakal bugün!...
Sen de yolcusun,dünlerimde sorgusun ve yirmi dörtlük yorgunsun.
Git de dinlen gidenlerle.
Yarınım kapıda bekliyor ve son veda zamanı...
Diyeceğim o ki üretmeden kazanmayı seviyoruz. Vermeden almayı seviyoruz. Sevmeden sevilmeyi bekliyoruz. Değer vermeden değer görmek istiyoruz. Emek vermeden istiyoruz, bu yüzden hak etmiyoruz.
Öncelikle başlıkta da bahsettiğim gibi her insanın bir şekilde Bastiani Kalesi'nde öyle ya da böyle görev yaptığını düşünüyorum. Görev süresi her ne kadar belirli bir zaman dilimini ele almış olsa da, adımımızı buraya attığımızda bizler de bu kalede görev yaparken ne kadar süre ile görev yapacağımıza açıkçası karar veremiyoruz. Uzak diyarlarda yer alan bu kale sizin iç sesiniz mi, vicdanınız mı, hayal ürününüz mü yoksa geçmiş-geleceğiniz mi? Bu soruya ancak kitabı okuduktan sonra karar verebilirsiniz.
Kuzeyde yer alan Tatar Çölü'nde görüşmek ümidiyle. İyi okumalar sayın okur!..
"Herhangi bir fikre bağnazca bağlanmayacak kadar serbest ve eleştirel düşünebilen, düşünmeyi seven ve kendi kendine bilgi edinilebilen insanlara "Aydın" denir."
Celal Şengör
Kim senin açığını arıyorsa,
Kim senin arkandan konuşuyorsa, sen onun bir adım önündesindir.
Cengiz Aytmatov’un dediği gibi; “Haksız eleştiri, gizli hayranlıktır.”