Mulan Kindera

Feraye istese konuşabilir, kalkıp rahatça dolaşabilirdi. Sadece, isteksizliği artık bezginlik derecesine varmıştı. Yapabileceği her şey Feraye’ye gereksiz geliyordu. Hiçbir karşılık alamadan uğraşmaktan usanmıştı; şimdi parmağını kımıldatacağı bir çabayı bile harcamak istemiyordu. Kuvvetinin aslında yerinde olduğunu biliyordu. Fakat, içinde saklı bu kuvveti açığa çıkartmasına yetecek bir neden, bir dış etki bulamıyordu.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Feraye ancak haftalar sonra yavaş yavaş etrafıyla ilgilenmeye başladı. Konuşmasa da bakıyor, sanki görüyordu. Ama Feraye ne görmek, ne duymak, ne de bilmek istiyordu. İstediği tek şey uyumak ve bir daha hiç uyanmamaktı. Gözlerini açtığında o tarifsiz acı yine geri geliyor, Feraye tekrar uyumak, uyumak, hep uyumak ve hiç uyanma­mak istiyordu.
Sayfa 118Kitabı okudu
"Sizin Cem’le aranızda çok özel bir şey var, Feraye. Sevgili olduğunuzu söylemiyorum. Ama arkadaş da değilsiniz. Bu aranızdaki, sevgili olmak kadar olmamakla da tanımlanamayacak, çok başka, çok özel bir şey... Cem’in kimseye duymadığı bir yakınlığı var sana karşı. Birbirinizi herkesten daha iyi tanıyorsunuz sanki. Önceleri eski dostsunuz diye böyle olduğunuzu düşünüyordum. Sonra fark ettim ki bağınız, en azından Cem’in sana olan bağı, eskiliğin, yılların çok daha ötesinde. Fakat ismini koyamıyorum. Nedir, tam açıklayamıyorum. Ama nedenini bilmesem de şunu biliyorum ki Cem başka kimseye yaklaşmadığı kadar yaklaşmış sana kalbiyle. Fiziksel yanı hiç yok belki bu yaklaşmanın. Ancak birbirinizin içini açıp dokunmuşsunuz gibi. Bu dokunuş her neyse Cem’i o derece etkilemiş ki onun gözünde dünya bir yana, sen bir yana."
Sayfa 102Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Belki de adım Feraye olduğu içindir. Ne de olsa devir artık üç heceli isimlerin devri değil. Cem gibi tek, bilemedin iki heceli isimler kullanılıyor artık. Üç, hatta iki heceli olanları da kısaltıyorlar, tek hece yapıyorlar. Sadece isimleri değil, her şeyi daha kısa, daha basit, daha pratik yapmak için uğraşıyor insanlar. Bir yerden diğerine gittiğimiz vakit azalıyor, ilişkilerimizin süresi kısalıyor, düşünmeye harcadığımız emek, zaman daralıyor. Ne yapıyoruz giderek artan bunca vakitle peki? Hiç! Daha mı çok okuyoruz, daha mı çok müze geziyoruz? Hayır. Mo­dern çağ eşittir hız, modern çağ eşittir pratik yaşam, eşittir carpe diem. Ama hepsi bu kadar, bunların da kendilerinden başka bir değerleri yok yaşadığımız şekliyle. Pratik olan şey o an işimizi kolaylaştırıyor, bize rahatlık getiriyor, ama aslında içimizdeki hiçbir ihtiyaca cevap vermiyor. Edebiyat, felsefe pratik değil ki. Pratik olanla taban tabana zıt bir duruşları var. Hız bunlarda işe yarıyor mu? Bilakis, hız ile ters orantılı işliyor bunlar. FIız matematikte marifet, edebiyatta değil. Bir şeyin derinliği olmadıktan, anlamı olmadıktan sonra neye yarar? Gi­derek her şey ‘şimdiye yaklaşıyor, her şey günlük yaşanıp bitiyor. Şimdi televizyon var, birbiri ardına görüntüler gözümüze çarpıp duruyor; hepsini o an tüketiyoruz."
Sayfa 79 - Nirengi KitapKitabı okudu
Geri118
274 öğeden 271 ile 274 arasındakiler gösteriliyor.