‘’Bakış açısını, duruşunu merak ettiğiniz kişinin, neye sevindiğine ve ne için üzüldüğüne bir bakın yeter çünkü insanların sevinçleri ve hüzünleri, kişiliğini yansıtır.‘’
‘’Derdi dünya olanın, dünyalar kadar derdi olur. Dünyayı paranın yönettiğine inanan kişi aslında paranın yönettiği kişidir. Yani kendisi parayı değil para kendisini yönetiyor demektir.‘’
Merhabalarrr... Bugün sizlere içerdiği konular bakımından faydası olacağını düşündüğüm bir kitapla geldim. Kitabımızın adı ''Sözümüz Var''.
Kitapta birçok önemli konuya samimi ve anlaşılır bir şekilde değinilmiş. Konular içerisinde yer alan bazı kavramların ne anlama geldiği açıklanmış. Bazı konularla ilgili de ayet ve hadislere yer verilmiş. Kitabı okuduğunuz zaman içerisinde, kendinizi nefsinizle yüzleşirken buluyorsunuz. Her çevirdiğiniz sayfada anlatılan konu üzerine düşünüyor, kendinizi sorguluyorsunuz. Bununla beraber yazarın düşünceleri ve önerileri de sizlere yol gösteriyor. Hemen okunup bitirilecek bir kitap değil. Okunması belli bir sürece yayılması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Her gün bir ya da iki bölümü okunup üzerine düşünüldüğünde okur için daha faydalı ve kalıcı bir etkisi olacaktır. Her bölümde birbirinden kıymetli düşünce ve öneriler yer alıyor. Bölümler içerisinde en çok Seni Seviyorum, Güzel Sözü Güzel Söylemek ve Rabbimden Utandığım An'ı sevdim.
Sizler de kendi içinize dönmek ve manevi anlamda bazı konular üzerine düşünmek istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
‘’Dünyanın ne kadar çok dile ve ne kadar çok insana mesken olduğunu düşün. Yeter ki yaşamayı bilelim. Hepimize yetecek bir karış toprak bulunur elbet.‘’
‘’ ‘Çocukluğumun en mutlu hikâyesini duydun. Şimdi sıra yetişkinliğimin en mutlu hikâyesinde’ dedi ve ekledi: ‘O hikâye sensin. Yetişkinliğimin en mutlu anları içinde senin olduğun anlar.’ ‘’
‘’Modern dünya anlayışımız; bizleri barbarlaştırmakta oldukça başarılıyken, en kıymetlimiz olan zaman, parmaklarımızın arasından kum taneleri gibi akıp gidiyor. Fark etmiyoruz. Biz sözde modern şehirlerin sözde modern insanları, geleceğimizi inşa ettiğimizi sandığımız günlerde aslında özümüzü, insanlığımızı kaybediyoruz. Arada depreşen toprak kokusuna hasretten olsa gerek balkonlarda bitkiler yetiştirmeye çabalıyoruz. Onları suluyor, onlarla konuşuyor ve kendimizi rehabilite etmeye uğraşıyoruz. Böylece kaybettiğimiz toprak kokusuna kavuşmayı arzuluyor; geçmişimizi, çocukluğumuzu, özümüzü arıyoruz.’’
Merhabalarrr... Bugün sizlere okurken geçmiş anılarınıza, çocukluğunuza gideceğiniz bir kitapla geldim. Kitabımızın adı ''Koku''.
Kitabımız ön söz bölümüyle başlıyor. Yazarımız burada yazmaya ne zaman ve nasıl başladığını kısaca anlatıyor. Ön sözün hemen ardından öyküler art arda sıralanıyor. Öyküler, gözümüzün önünde sıralandığı gibi onları okumaya başlamamızla beraber öykülerin etkisiyle anılarımız da zihnimizde canlanıveriyor. Her bir sayfayı çevirdiğimizde farklı kokular, farklı anılar karşılıyor bizleri her biri farklı duygular hissettirse de çoğunlukla geçmişe dair bir özlem içinde buluyoruz kendimizi. Kitabın sayfasını her çevirdiğimizde sanki geçmişe dair anılarla aramızdaki bir perde açılıveriyor da anılarımız öykülerle birlikte tek tek gün yüzüne çıkıyormuş gibi hissettiriyor. Keşke birkaç öykü daha olsaydı ve ben biraz daha güzel anılarımı hatırlayıp onlarla kalabilseydim. Kitaptaki öykülerin hepsi güzeldi ama ben en çok Tarhana, Kızarmış Ekmek ve Mutluluk adlı öyküleri sevdim.
Sizler de kendinizi öykülerle beraber geçmişe dair kısa ve anılarla dolu bir yolculuğun içinde bulmak istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim.