"İnsân-ı Kâmil" olarak İslâm kültüründe kendisine geniş bir yer bulan düşünce sistemi, Doğan Cüceloğlu'nda "Savaşçı" tabiriyle karşılanmaya çalışılmış diyebiliriz. Tabi tahmin edileceği gibi, burada savaşçının dini boyutlarına girilmemiş. Ben kitabın olumlu yanından ziyade olumsuz taraflarına vurgu yapmak istiyorum, zîrâ okuyan
Allah korkusu ve cennet annelerinin ayaklarının altındadır kısmında kitaptaki eleştirilerin doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü küçüklükten beri çevrede gördüğüm çoğu kişi Allah korkusunu bu şekilde yorumluyor. "Günah, cehennemde yanacaksın, Allah'tan kork" tarzı söylemler birçok kez duydum. Ama bir kere bile "Allah'ın sevgisinin hayatında olmayacağından kork" tarzı bir düşünce ya da söylem duymadım. Zaten Doğan hocanın eleştirdiği şeyin bu olduğunu sanmıyorum.
Çevremizdeki insanların yanlış yorumluyor olması hakikatin ne olduğunu değiştirebilir mi?
Google amcayı açıp "Bütün hikmetlerin kaynağı Allah korkusudur" cümlesini yazmış olsanız, ne manaya geldiğini çok açık ve net bir biçimde görebilirsiniz. Doğan bey bu cümleyi almadan yanlış olan davranışları aktarmış olsa bir şey demezdim. Neticede insan, hataya meyilli ve cahildir. Davranışlarını öğrenerek düzeltir. Düzeltmemiz gereken şey bu bizim.
Gene anne ile ilgili mevzuda da aynı bahis geçerli. Sadece bir tık ötede yer alıyor bu hadisin ne manaya geldiği.
Söz konusu düsturları doğru yorumlayıp çevresine de olumlu yaklaşımlarda bulunan pek çok insan tanıyorum. Yazarın bu konularla ilgili genelleme yapması ve şaibeli bir Müslüman kişiliği ortaya koyması çok yanlış. İnsanların zihinlerinde bu mevzular kodlanıyor, ileri geri muhabbetlerde maalesef aşağılamaya kadar varıyor.. Vs vs :)