"Boğazıma bir şey düğümlendi keder gibi,ayrılık gibi bir şeydi...Şehirden,ailemden,sevdiklerimden uzak kalacağımı düşünmek değildi bunun sebebi;hayır,aylarca sürecek o bekleme heyecanının çoşkusu ve umuduydu.Gamlı bir çoşku ve eleme bulanmış bir umut...Bir hacılara,bir kendime baktım. Başkalarının yaşlanıp dünyadan el etek çektikleri zamanda,binbir masraf tedarikiyle erişebildikleri nimete ben gepegenç yaşta ve resmi olmayan bir vazife dolayısıyla kavuşuyordum.Allah'ın sevgili kulu olduğumu düşündüm.Kâbe'ye yüz sürebilsem de süremesem de yola çıkmıştım ya...İçimdeki gelgit belki de bundandı;kestiremedim.Kalbim sevinç ve minnetle atmaya başladı.Birisi dokunsa veya bir kelime söylese dolan gözlerim boşalıverecekmiş gibi.Bâb-ı Hümâyun'un eşiğindeyken bunu Pîr Yunus yaptı.Hem de beş yüz sene evvelden bir haykırış ile ta kalbime dokundu.Ses sarayın dışında biriken insanlardan geliyordu ama anlamı bende, benden içeru,kalbimin duvarlarında ince bir sızı gibi yalabıklanıverdi.'Gözümden yaşların boşandığı anda kendimi Yunus'a bıraktım:"Kâbe'nin yolları bölük bölüktür_ Benim yüreciğim delik deliktir"