üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
“mutlu aşk yoktur”
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
Ruh eşini bulduğunu nereden anlarsın biliyor musun, diye sormuştu Nijeryalı bir kaçakçı vaktiyle. Ne kadar istesen de ona dargın kalamamandan.
Hem haklıydı hem değildi. Ruh eşleri birbirlerine en azından bir süreliğine dargın kalabilirdi.
Anlattığı hikayelerden biri, çavuşunun bir toplu mezarda çürümekte olan kırk yedi Iraklının altınlarını, paralarını ve kimlik belgelerini alması ve kimlikleri evlerine birer savaş ganimeti olarak götürmek üzere deniz piyadelerine satmasıyla ilgiliydi.
“Annem elmaların olgunlaşmasını bekleseydin, hastalanmazdın dedi. Şimdi, ne zaman bir şeyi çok istesem, annemin elmalar için söylediği şeyi anımsıyorum.”
-Babanız seçimleri Nazilerin kazanacağı kanısında. Eğer bu gerçekleşirse Almanya'da yaşayamayacağımıza inanıyor.
-Yahudi olduğumuz için mi anne?
-Hayır yavrum. Tek neden o değil, baban diyor ki, "Bundan sonra ne kimse düşüncesini açıklayabilecek, ne de ben yazı yazabileceğim" Naziler kendi düşüncelerinin dışında düşünce tanımıyorlar.
Yeniden, tüm saçmalığına rağmen, alçak insanların alçakça görüşlerini duyuyorum, tüm saçmalığına rağmen, konuşmamam gereken yerde konuşan, susmamam gereken yerde susan oluyordum.
"Unutma ki onlar dünyanın parasına sahip olabilirler ama yine de senden daha üstün değiller. Kendini rahatsız hissettiğinde onları tuvalette işlerini görürken hayal et."