Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ninel Nva

Sabitlenmiş gönderi
Yaşamımızın bir parçası olan hayvanlarımız, kimi zaman en yakın dostumuz kimi zaman en büyük sırdaşımızdır. Hayvanlarla arası iyi olan insanda kötü niyet aramayın, çünkü onlar gerçek dostluğun, sadakatin ve sevginin anlamını bilen kişilerdir... Siz de bu değerlerin anlamını öğrenmek istiyorsanız gidin ve bir sokak hayvanına yemek veya su verin... Başka bir zaman bir daha gittiğinizde, sizi unutmadığını, yanınıza koşa koşa geldiğini göreceksiniz... Yaşamımızın bir parçası olan dostlarımıza en iyi şekilde davranın!
Reklam
Hayatın yanında biz küçücüğüz... Arada bir kendimizi bir şey sansak da, esip gürlesek de, onun kararlarına boyun eğmekten başka çaremiz mi var? Biz insancıklar hayatın kararları karşısında işte bu kadar âciz varlıklarız
Düşünüyorum da, hepimizin hayatı bir roman. Gelecekte ne yaşayacağımızı önceden çok merak etsek de, hayaller kursak da bilemiyoruz. Bilsek nasıl olurdu acaba, aynı filmi tekrar izlemek gibi olmaz mıydı, işin heyecanı da, tadı da kaçmaz mıydı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizim nasıl biri olacağımızda, ailelerimizden öğrendiklerimizin önemi çoktur. Sonradan onlar gibi konuşur, onlar gibi yer içer, çevreyle onlar gibi ilişki kurarız. Sessiz sakin bir ailede yetişmişsek genellikle biz de öyle oluruz. Öfkeli, vurup kıran ebeveynler ise çocuklarına tıpkı kendileri gibi vurmayı, kırmayı öğretir
Hayat böyledir diyorum içimden, ne zaman ne olacağını önceden hiçbirimiz bilemiyoruz. Zamanında beğenmediğimiz, hatta olmadık nedenlerle kırdığımız insanları hayat yeniden, beklenmedik bir biçimde karşımıza çıkarır. Geçmişte yaptığımız hataları yüzümüze vurur gibi, bu sefer ona muhtaç eder bizi.
Reklam
Çocukluğumuzda zihnimize yazdırılan çocukluk inançlarımızdır aslında hayatımıza yön veren. Keşke hepimiz, bir zamanlar oraya neler yazdırıldığını görebilsek, okuyabilsek onları
Çiçek bile açar diyorsunuz... Unutur mu yani geçmişte yaşadıklarını, çektiği acıları, kanayan yaralarını, yüreğine oturan taşı?” “Unutmaz. Sen de unutmayacaksın, hangimiz unutmuşuz ki... Geçmişi unutmayacak ama artık el gibi değil, kendi gözünle bakacaksın yaşadıklarına. Belki zamanla affedeceksin hayatı.”
Teslimiyet bir yandan da kişinin hayatına bir kolaylık sağlar. Artık hayatının tüm kararlarını bir başkasına teslim etmiş, onun hiçbir sorumluluğu kalmamıştır. Sadece söyleneni yapar, kurallara uyar ve akşam yatağa yattığında huzurla uyur. Çaresizdir ama onu koruyan, kollayan, ne yiyeceğini, ne giyeceğini, eve kaçta geleceğini, yatağa kaçta gireceğini bilen ve söyleyen biri vardır. Sıkıcı da olsa bütün bunları onun yerine düşünüp yapan bir sahibi vardır yani.”
"İstenmeyen çocuk” ise zamanla, “İstenmeyen insan, kusurlu insan”a evriliyor
Dünyada tek bir insanın mutsuzluğu, umutsuzluğu, hayata isyanı nasıl da virüs gibi yayılıyor ortalığa? Kaç kişi bu virüsten etkileniyor, sadece kendileri değil, bir süre sonra onlar da nasıl yayıyorlar bu kötü enerjiyi etrafa... Bunları gördükçe, düşündükçe hayata bakışı, ona verdiği anlam, doğru-yanlış, iyi-kötü kavramları nasıl da değişiyor insanın zihninde. Bu büyük sorunun kaynağı, nedeni, nereden bulaştığı bu kadar aşikârken, insanlık bunu neden hâlâ durduramıyor, onun yerine sevgi virüsünü yaymıyor?
Reklam
Annesi tarafından korunmayan çocuklar bir süre sonra kendilerini korumayı öğrenir. Ne hüzün verici bir durum! Çocukken kendini korumak zorunda kalan çocuklar bazen hayatta çok başarılı olabiliyor, kendi ayakları üzerinde durmayı daha çabuk öğreniyor. Ancak, hayata inancı kalmayan bu çocukların içindeki boşluğu ve yalnızlık duygusunu hiçbir şey dolduramıyor. Hüzün ve yalnızlık duygusu bir türlü bırakmıyor peşlerini.
Canımızı asıl yakan şey, her zaman olayın kendisinden çok zihnimizde nasıl şekillendiği, bize hangi duyguları yaşattığıdır
Hayatın ilk yılları çoğumuz için öyle geçiyor. Ailemizin kurallarına ve değer yargılarına uymak zorunda kalıyoruz. Ancak belli yaşa gelip hele elimiz de ekmek tutuyorsa artık kendimizden, hayatımızdan biz sorumluyuz. Sen kendine çöp kız dediğine göre hayatına hâlâ sahip çıkmamışsın. Geçmiş belki artık kayıp gitti elimizden, onu asla değiştiremiyoruz, buna gücümüz yetmiyor ama bugünümüzü ve geleceğimizi aldığımız kararlarla, seçimlerimizle biz inşa ediyoruz..
“Değişmeyen sadece seninki değil Ayşa, hiçbirimiz geçmişimizi değiştiremiyoruz. Geçmişte yaşadıklarımız öyle ya da böyle hepimizi etkiliyor. Doğduğumuz evler bizim kaderimizi yazıyor.”
Bazen iyi şeyler de bizi heyecanlandırabilir, alışkın olduğumuz dengeyi bozabilir. Hayatımızdaki değişikliklerden her zaman etkileniriz.”
Hiç acı, hiç hüzün yok muydu o evde? Olmaz mı? Acısız, hiç kırılmadan, örselenmeden yaşayabilen birileri var mıdır acaba dünyada? Ben olmadığını düşünüyorum. Duyguların varsa, her ikisini de hayat yolunda mutlaka yaşayacaksın demektir. Acının da, tatlının da kökü zaten evlerimizdedir. Taş her zaman yakından gelir ve en çok da yakından gelen taş acıtır yüreğimizi. İnsan geçmişini, hele ki çocukluğunu düşünürken garip bir hüzün çöküyor üstüne. Acısıyla tatlısıyla özlem dolu bir duygu bu... Yeniden yaşayamayacağınızı bildiğiniz, sadece size özel, size ait bir şeyler var içinde
657 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.