Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meryem Göksu

Meryem Göksu
@NuriZiba
İllâ ki pişman gideceğiz; Ya okumadıklarımız yüzünden, Ya da okuyup hayata yansıtamadığımız hakîkatler yüzünden...
Ötelere Huruç Edilen Mekan: Kudüs
Önce Hadrian'ın kutsal alanı putperestleştirmesi, ardından Hristiyanların bu özel bölgeyi çöplük haline getirmesi manevi anlamı büyük olan bu araziye karşı çok büyük bir saygısızlıktır, ancak tüm bunlara rağmen Kudüs bu manevi özelliğini korumaya devam etmektedir. Nitekim tarihler 620'yi gösterdiğinde (Hicret'ten 16 ay önce) -İsra Suresi'nde anlatıldığı üzere- Hz. Muhammed(sas) Burak isimli bir binit ile Mekke'den Kudüs' e gelecek, Mescid-i Aksa üzerindeki mübarek kayanın üzerinden ötelere huruç edecek ve o büyük Mirac hadisesi yaşanacaktır. Hem Müslümanların ilk kıblesinin Mescid-i Aksa (Uzak Mescid) olması hem de Mirac hadisesinin Kudüs'ten gerçekleşmesi, Kudüs'ü Müslümanların gönlüne silinmez bir şekilde yazmıştır. Artık Mekke ve Medine'den sonra hadis-i şerif ile sabit olduğu gibi üçüncü mabet Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dır.
Sayfa 25 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu mukaddes alan dolayısı ile, üzerine inşa edilen Süleyman Mabedi'ne de Beytü'l-Makdis, yani mukaddes ev denilmiştir. Bu özel alanın tam ortasında son derece önemli bir kaya vardır, bu kayanın ortasında da içine girilebilen bir mağara Süleyman Mabedi'nin kalbi işte tam burasıdır. Hem Davud Peygamber hem de Süleyman (as) sıklıkla bu mağaraya girmiş ve burada Allahu Teala'ya yakarmışlardır. Kutsal Kaya üzerinde kurbanlar kesmiş ve Allah'ın huzurunda iki büklüm olmuşlardır. Süleyman Mabedi'nin sunak, yani dua ve Allah'a kurban sunma alanı işte tam bu kayanın üzeridir.
Sayfa 20 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Nitekim İmparator Jüstinyanus Ayasofya'yı inşa ertirdikten sonra şöyle seslenmiştir, "Görüyor musun ey Süleyman, seni geçtim.
Sayfa 19 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kudüs'ün kalbi: Süleyman Mabedi
Davud(as) ve oğlu Süleyman(as) kutsal alan üzerinde büyük bir mabet inşaasına girişirler. Tarihten bu yana Süleyman Mabedi olarak adlandırılan, yüzyıllar boyunca nice devlet büyüğünün kendi eserlerini inşa ederken kıyas yapmaya çalıştığı" bu büyük eser, Hz. Süleyman'ın(as) vefatından kısa bir süre sonra tamamlanmıştır.
Sayfa 19 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Talut, Calut ve Davut( as.)
En nihayet, Talut'un ordusu ile Kenan illerinin sahipleri karşılaşırlar. Düşman ordusunun başında Calut (Golyat) vardır. Savaş öncesi ikili mücade­leler sergilenir. Calut' un karşısına genç yaşlarda bir asker çıkar. Bu kişi Hz. Davud'dan(as ) başkası değildir. Elindeki sapandan fırlattığı taş ile Calut'un başını yarar ve ele geçirdiği kılıcı ile başını kesip öldürür. Bu manzarayı gören düşman ordusu dağılır, böylelikle Talut'un ordusu galip gelir.Talut'un bu mücadeleler sırasında vefatı sonrasında İsrailoğullarının başına, Calut'u öldüren Davud Peygamber gelmiştir. Tarihler MÖ 1OOO'i göstermektedir ve Kudüs Davud(as) eliyle fethedilmiştir.
Sayfa 19 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Her şey Yusuf'un kuyuya atılması ile başladı.
İsrailoğullarına Yahudi denmesinin sebebi Hz. Yusuf'un abilerinden biri olan Yehuda'dır.
Sayfa 14 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Kutsal Olan Kudüs mü Yolu Oradan Geçenler mi?
Kudüs ilk kez, Firavunlar Dönemi Mısır'ının Orta Krallık yazıtlarında Rusalim adı ile geçer. Yahudiler bu şehre Yeruşelayim, Hristiyanlar Jarusselam, Müslümanlar ise Darü's-Selam derler. Yani her üç dinde de şehrin adı "Dostluk Şehri" anlamına gelir.
Sayfa 15 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Dinler Tarihi'nin Başkenti Kudüs
Mesela Hristiyanlara göre Hz. Adem cennetten çıkarıldığında cennetin kapısı Kudüs'te bulunduğu için önce bu şehre gelmiş ve uzun süre burada yaşamıştır. Nihayet ömrünün son yıllarında buraya dönmüş ve Kudüs'te defnedilmiştir. Nuh Peygamber(as) , gemisi ile büyük tufandan kurtulduğunda suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin uçurmuş, güvercin günler sonra ağzında bir zeytin dalı ile geri dönmüştür. Güvercinin bu zeytin dalını Kudüs'teki Zeytin Dağından getirdiğine inanılır. Özetle, Davud Peygamber'in(as) fethettiği, Süleyman Peygamber'in(as) şekillendirdiği, Hz.İsa'nın(as) göğe, Hz. Muhammed'in(sas) Mirac'a yükseldiği yerdir Kudüs.
Sayfa 13 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Yahudi cemaatinin yayın organı olan "Şalom Gazetesi'nde (8 Mart 1989) yayınlanan bir yazıda "Allah'a inanmak Yahudiliğin temel inancı değildir ancak Arz-ı Mev'ud temel inançtır" gibi saçma ifadelere rastlamak mümkündür. Ahiret inancı yerine de bazı Yahudiler "Armagedon Kıyamet" inancı ikame etmiştir. Bu da dünyanın harabiyeti değil, büyük bir savaş ve harptir. Bu büyük savaştan sonra vaad edilen büyük İsrail Devleti kurulacaktır. İnançlarına göre Yahudiler Allah'ın seçilmiş oğullarıdır. Diğer insanlar ise, Allah'ın kullarıdır ve Allah'ın oğullarının hizmetini görecektir.
Sayfa 96 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Orta Çağ ve Yeni Çağ'da Yahudiler Kudüs'e Ölmek İçin Göç Ederdi, Şimdi İse Bu Toprakların Sahiplerini Öldürerek Burada Yaşamaya Çalışıyorlar
Sayfa 94 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sultan II. Abdülhamid Hân'ın Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasına izin vermeyeceğini anlayan Siyonistler, onu hürriyet naraları atan İttihat ve Terakki Cemiyeti eliyle tahtan indirdi. Bunu zaten masonlar da itiraf etti. Osmanlı yönetimini ele geçiren İttihatçılar bununla da yetinmeyerek Osmanlı Devleti'ni Birinci Dünya Harbi'ne katılmasını sağlayıp yenilmesini seyretti. Bunun üzerine Filistin'de bir İsrail Devleti'nin kurulmasının önünde artık hiçbir engel kalmamıştı. Osmanlı'nın yenilmesi için Siyonistlerin çalıştığına dair itirafı ise New York'ta çıkan "The New Palestine" adındaki Yahudi gazetesinin 1923 Nisan sayısında görüyoruz: "Siyonist teşkilatı genel başkanı Chaim Weizmann'ın emir ve işaretiyle Birleşik Amerika'da bir konferans gezisinde şöyle demiştir: "Zannediyorum ki harbin başlıca iki neticesinden birisi de Yahudi yurdunun kurulması hadisesi teşkil ettiğini, harbin tarafsız yazılacak tarihi gösterecektir. Biz bunun için harb ettik ve Türklerin mağlubiyetine hizmet ettik! 1897 Siyonist Kongresi'nin kararlarına ve Siyon liderlerinin protokollarına uyularak otuz milyon Avrupalının telef olmasına sebep olduk!"
Sayfa 94 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Padişah Sultan II. Abdülhamid Siyonistlerin Filistin'den toprak satın alma tekliflerini reddederken, hükümet de yerleşmeleri önlemek için çeşitli önlemler almıştır. Hariciye vekilliği çeşitli gazetelere bu konuda açıklamalarda bulunuyor ve Siyonistlerin esas amaçlarının ne olduğunu halka anlatmaya çalışıyordu. Ayrıca sefaretlere bu konuda
Sayfa 52 - Motto YayınlarıKitabı okudu
1896'da Theodor Herzl Osmanlı yönetimine bir teklifte bulundu ve şunları istedi:" Filistin'e göç edecek Yahudiler zât-ı şahanenin tabiiyetinde ve hayatları mutlaka garanti altında olacaktır. Topraklar hiçbir zorlama olmadan satın alınacaktır. Hiçbir kimsenin mülkiyet hakkının elinden alınması bahis konusu değildir. Vatandaşlık haklarını tam olarak elde edecekler ve her yıl muntazaman vergilerini ödeyeceklerdir. Bu vergi başlangıçta 100.000 altın olacaktır ve göçler devam ettikçe bir milyona kadar yükselecektir." Cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Hân bu teklife: "Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış toprak dahi satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Millet bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne'de şehit düşmüştür. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmıştır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir. Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Museviler milyonlarını saklasın, benim İmparatorluğum parçalandığı zaman onlar, Filistin'i hiç karşılıksız ele geçirebilir. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem."[3] diye cevap vermiş ve siyonistlerin Filistin'e yerleşmelerine şiddetle karşı çıkmıştır.
Sayfa 48 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Yahudiler tarihlerinde göremedikleri yaşam kolaylığını İslam ve Türk hâkimiyeti döneminde yaşamıştır. Bölgenin 1516'da Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi ile Osmanlı hâkimiyetine girmesi ve tüm etnik ve dini gruplara iyi davranılmasından dolayı Avrupa'da baskı içerisinde yaşayan pek çok Yahudi Filistin'e gelip yerleşerek mutluluk içerisinde yaşamıştır.. Avrupa'da yayılan milliyetçilik hareketleri, Osmanlının durumunun da zayıflaması ve Batılı devletlerin kışkırtmaları sonucunda Yahudilerde bir gün Filistin'e dönerek burada bir Yahudi Devleti kurma emeli olan Siyonizm uyanmaya başlamıştır. Yahudiler yine en iyi bildikleri işi yapacak, kendilerini besleyen eli ısıracaktı. Nitekim İsrail Parlamentosu'nda heykeli bulunan THEODOR HERZL bir konuşmasında şunları söylemiştir: "Siyonizm'in amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı'nın dağılmasını beklemeliyiz. Bu süreci hızlandıracak girişimlere ağırlık vermeliyiz."[1]
Sayfa 20 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Dedem Sultan Abdülhamit'in Filistin Davası
Yakın zamanda bir gazetede, yeni çıkan bir kitabın tanıtım yazısında "Sultan II. Abdülhamid Hân, Musevilerin Filistin'den toprak alımına izin vermiş." başlıklı bir haber çıkmıştı. Sultan dedemizi kötülemek adına her fırsatı değerlendirmeyi kendilerine asli vazife yapmış olanlar da hemen bu konuyu istismar etmeye kalktılar. Yakın
Motto YayınlarıKitabı okudu
423 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.