Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Meryem Göksu

Meryem Göksu
@NuriZiba
İllâ ki pişman gideceğiz; Ya okumadıklarımız yüzünden, Ya da okuyup hayata yansıtamadığımız hakîkatler yüzünden...
NAMAZGAH ÇEŞME iLE BULUŞTU  Karanlık Kapı Sebili
Kafesli, içinde insanların hizmet ettiği, yazın soğuk, kışın ılık şerbet dağıtılan hayır mekanlarına sebil denir. Sadece kurnası olan ve su akıtan yapılara da çeşme denir. Ancak çoğu yerde düşülen hataya bu topraklarda da düşülmüş ve çeşmelere de sebil denmiştir. Bu söyleme göre Beytü'l-Makdis'in en gösterişli sebili (çeşmesi) tabii ki yine Kanuni Sultan Süleyman'a aittir.
Sayfa 61 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bizim anlayışımızda bir insan başkaları için yaşar, eser verir ve sonra da bu eserin gölgesinde defnedilmek isterdi. Artuk Bey de aynısını yapmış olabilirdi. Artuk Bey bizi şaşırtmadı. Aslında buraya sadece bir hankah değil, tam karşı cepheye bir de medrese yaptırmış, bu eğitim kurumunun bahçesinde sırlanmak istemişti.
Sayfa 60 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Türkmen Göçü ve Kudüs'ün Türkler Tarafından Fethi
Şimdi gelelim Alparslan dönemine. Sultan Alparslan, arncasının politikalarını aynen devam ettirdi ve 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile Doğu Roma' nın belini kırdı. Artık ikinci düşmanla ilgilenebilir, Fatımilerin üzerine yürüyebilirdi. Ancak 1072'deki talihsiz ölümü, Alparslan'ın Fatımi Seferi'ni başlamadan bitirdi. Yerine geçen oğlu Sultan Melikşah ise Filistin ve Suriye meselesini çözmek için Atsız adında bir Türkmen beyini görevlendirdi. Alparslan'ın Romanos Diogenes'i karşılamak üzere Azerbaycan'a çekildiği günlerde Suriye topraklarına büyük bir Türkmen akını gerçekleşti. Bunlar Selçuk Bey'in oğlu Aslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerdi. Başlarında da Atsız, Kızıl ve Şöklü gibi beyler bulunuyordu. Kudüs' e bir saat uzaklıktaki Ramle'ye yerleşen ve burayı kısa sürede bir kültür ve sanat şehrine dönüştüren Türkmenlerin yeni hedefi Kudüs'tü. Atsız Bey önderliğinde kuşatılan şehir kolayca ele geçirildi. Fatımilerin Kudüs valisi Türk kökenli idi ve eman verilmesi halinde şehri teslim edeceğini bildirdi. Selçuklular hiç kan dökmeden bu mukaddes şehre girdiler. Tarihler 1073'ü gösteriyordu. İlk cuma namazında Sultan Melikşah ve Abbasi Halifesi adına Sünni usulde hutbe okundu. Türklerin Kudüs hakimiyeti böylelikle başlamış oldu, Filistin'de Büyük Selçuklulara bağlı vassal bir Türkmen Devleti kurulmuştu ve bu devletin başkenti Kudüs'tü.
Sayfa 57 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Emir Sancar Devadar Kapısı Nasıl Faysal Kapısı Oldu?
Beytü'l-Makdis'te kutsal alanı çeviren kuzey revakları üzerinde Devadar Hankahı'nın altından geçen bu kapı farklı isimler ile anılır. Bilinen en eski ismi karanlık anlamına gelen Atm Kapısı'dır. Altında bulunduğu hankahın banisinin ismi ile Devadar Kapısı olarak da anılmıştır. Faysal isminin hikayesine gelirsek... Şerif Hüseyin'in iki oğlu Faysal ve Abdullah, Osmanlı'yı arkadan vurmalarının mükafatı olarak İngilizler tarafından cetvelle çizilmiş toprak parçalarına kral tayin edilirler. Abdullah Ürdün, Faysal Irak kralı olur. 1930'da Irak Kralı Faysal, kardeşi Abdullah'ı ziyarete Ürdün'e gelmiş, o günlerde İngiliz kontrolünde olsa da rahatlıkla gelebildiği Kudüs'te Mescid-i Aksaya girmek için Atm Kapısı'nı kullanmıştır. İşte bu hadisenin hatırasına bugün bu kapıya Kral Faysal Kapısı da denmektedir. Devasa bir bina yaparak binaya ve binanın altındaki kapıya adını veren Emir Sancar ed-Devadar'ın ismini değiştirip, bu kapıdan sadece bir kez geçmiş bir başka kişinin adını vermek, bu topraklara hizmet etmiş Memlük Türklerinin adını hem mekanlardan hem de zihinlerden silmek isteyen İngiliz politikasını apaçık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Sayfa 54 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Not: Gündüzleri Aksa Avlusu'nun hemen her kapısı açıkken akşamları kuzey cephesinde sadece Hitta Kapısı açık bırakılmaktadır. Yani gezinizde yatsı namazı için mescide geldiğinizde çıkışta ancak bu kapıyı kullanmak zorunda kalacağınızı unutmayınız. Üç dört günlük Kudüs turuna gelen herkesin, her gece bir kez içinden geçtiği bu kapının Kur'an'daki yerini bilmesi ve kapının her iki yanındaki medreseleri görüp bunun idrakinde olarak buradan ilerlemesi önem arz etmektedir.
Sayfa 43 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
iSRAiLOGULLARININ KAYBETTiGi BiR SINAV DAHA Hıtta (Günah) Kapısı
Mescid-i Aksa kutsal alanında gezerken uyanık olmak gerekir. Çünkü yerdeki taştan duvardaki ize, çatıdaki saçaktan, oradaki bir yapının ismine her şey sizi alıp yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine götürebilir. İşte şimdi anlatacağımiz yer böyle bir yerdir. Beytü'l-Makdis'in kuzeydoğu köşesindeki Sıbtlar Kapısı'ndan sonra batıya
Sayfa 42 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Davud Peygamberin de (as) içinde bulunduğu bir ordu ile Calut'un yenilmesi sonrasında İsrailoğulları MÖ 1000'de Kudüs'ü ele geçirmiş ve bu kapıdan Beytü'l-Makdis'e girmişlerdir. İsrailoğlu kavimlerinin tek tek girdiği bu kapıya Sıbtlar (Kavimler) ismi işte bu nedenle verilmiştir.
Sayfa 32 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Hz. Yusuf hikayesinden bahsetmiştik. 11 kardeşten en küçükleri olan Bünyamin dışındaki kardeşleri birlik olup Hz.Yusuf'u kuyuya atmıştır.Yıllar sonra Hz. Yusuf babası Hz.Yakup ile birlikte kardeşlerini de Mısır'a aldırmış, orada yaşamalarını sağlamıştır. İşte bu kardeşlerden zuhur eden kavimler İsrailoğulları kavmini (Yakupoğulları) oluşturmuşlardır. Birbirleri ile bir türlü geçinemeyen, her defasında hır gür çıkaran bu kavimler, yine kendi kitaplarındaki anlatıma göre Kızıldeniz'den geçerken dahi Hz. Musa'yı üzmüşlerdir. Hz. Musa Kızıldeniz'i geçip Firavun'un zulmünden kurtulmak için suya yöneldiğinde asasını suya dokundurmuş ve önünde devasa bir kanal açılmıştır. Sular adeta kenara çekilmiş bir duvar gibi durmuş, ortada boş bir yol oluşmuştur. İsrailoğullarının bu kanal ile karşı sahile çıkıp kurtulmak için bir an önce buraya yönelmeleri gerekmektedir. Ancak böyle olmaz. Her bir kavim, bir diğer kavmin geçeceği bu yoldan geçmeyeceğini, kendileri için ayrı bir yol açılmasını ihtar eder. İsrailiyyat kaynaklarına göre Hz. Musa asasını suya 12 defa dokundurmuş ve açılan her bir yoldan ayrı bir İsrailoğlu kavmi geçerek kurtulmuşlardır.
Sayfa 31 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Kur'an-ı Kerim bu kutsal alandan Mescid-i Aksa olarak bahseder, yani Uzak Mescid. Bu ifadede kastedilen husus, Kabe'ye uzak olmasıdır. Allahu Teala yeryüzünde Kabe'nin kapladığı alan ile bu araziyi mukaddes saymıştır.
Sayfa 29 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Bu kutsal mekandan içeri girdiğimiz vakit bizi dikdörtgen bir arazi karşılar. Etrafı bir taraftan şehir surları, diğer taraftan Memlüklü Medreseleri ile çevrili bu arazi yukarıda anlatmaya çalıştığımız arazidir. İçinde son derece kıymetli bir yer daha vardır: Kubbetü's-Sahra, yani Kaya Kubbesi. Kubbeden ziyade kayanın kendisi son derece kıymetlidir. Allahu Teala yeryüzünü yaratmaya önce bu kayadan başlamıştır. Nice peygamber bu kayaya yüz sürmüş, altında ve üstünde kurbanlar kesmiş, ibadet etmiş ve hepsinden önemlisi Peygamber Efendimiz(sav) bu kayanın üzerinden Mirac'a yükselmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse yeryüzünde Allah' a yakın olmanın son noktası bu kayadır.
Sayfa 29 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Peygamber Efendimiz(sas) yeryüzünde yapılan ibadet mekanlarının derecelerini bildirirken şöyle buyurmaktadır, "Mescid-i Haram'da yapılan her bir ibadetin sevabı yüz bin ile, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'da yapılan ibadetin sevabı ise bin ile çarpılmaktadır."
Sayfa 28 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
...burası Peygamber Efendimiz'in(sav) hadislerinde, "Yeryüzünde sadece üç yere Allah rızası için gidilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa," diyerek övdüğü bir yer.
Sayfa 28 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
423 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.