Ahmet Erhan
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
Dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
Ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yağmur altında ya da karanlıkta
Bir başıma kalmış gibi.
Sevgilim böylesine alımlıyken
Güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
İyice belirmişken
"Gereksiz bir çabayla süslenerek sergilenen her şeyi reddedin. Hayran olunacak tek şey ruhtur, hiçbir şeyden etkilenmeyen bir ruhun etkileyiciliği kadar büyük bir şey yoktur. Kalabalık neyin kötü olduğunun kanıtıdır. Ruh için neyin iyi olduğunu ruhun kendisi bulsun. Görünümü iyi olanı değil, görünmeyen tarafta sağlam, değişmez ve daha güzel olanı arayalım."
Neylersin ölüm herkesin başında
Uyudun uyanamadın olacak
Kimbilir nerede,nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı/ Otuzbeş Yaş
Sevinciniz maskesinden sıyrılmış kederinizdir. Şimdi kahkahalarınızın yükseldiği o kuyu, çokça zaman gözyaşlarınızla dolmuştu.
Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk açarsa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur.
Kimileriniz “Sevinç kederden büyüktür” derken, kimileriniz de “Hayır büyük olan kederdir” diyor. Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrılmaz.
Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır.
Açtığımız her bahçede baharmış; doğru
Hangi dala el atsak yemiş varmış; doğru
Doğrudur, en güzel dünyada olduğumuz
Sanki şeytan tüyü var dağında, taşında.
Fakat nedendir Yarab bu susuzluğumuz
Suyu gürül gürül akan çeşme başında.