Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nympheutria

Nympheutria
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Adem’in Laneti
Adem’in LanetiBryan Sykes
8.8/10 · 106 okunma
Reklam
"Zamanı gelince sözleri güzel bir üslupla 'art arda sıralar', işi bitiririm, bu da yeter." İşte çok meşgul avukatlarımız günümüzde sık sık böyle düşünüyorlar.
Sayfa 366 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı
"Savaştan zarar görenlere hemen her türlü yardım yapılır, oysa barışta, örneğin açlık çeken bölgelerimize üç beş ruble yetiştirene kadar halk açlıktan kırılır."
Sayfa 342 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir askerle evli olan bir kadının yeteneklerini ve hedeflerini -gururunu ve tatminini- kocasının askeri kariyerine adayıp adamaması, çok şeyi değiştirir. Bir askerle evlenmiş olan Afro­ Amerikalı bir kadın, kızına şu açıklamayı yapmış: "Eğer kocan askerse, (ailedeki) herkes asker demektir; orduda varolmanın ve terfi etmenin tek yolu budur. Askeri üs, ordunun kendi toplumudur. Her şey üs'te olur... Bu tür sosyal faaliyetler, ko­canın ilerlemesine yardımcı olabilir, çünkü ne kadar göz önünde olursan, insanlar seni o kadar iyi tanır ve o kadar çok kazanırsın... Generalin oğlu, onbaşının oğlu ile aynı (küçükler beyzbol liginde) takımında olabilir, bu yüzden, bazen terfi için çocuklardan yararlanılabilir." Bu açıklamayı yapan kadın, kendisini piyon olarak kullanıl­mış gibi gören biri değil. Geçmişe baktığında hala, tüm enerji­sini asker kocasının terfisini sağlamaya yöneltmekle ailesinin mutluluğunu artırdığına inanıyor. Kadının kocası, biraz da onun militarize asker eşine özgü çabaları sayesinde, başçavuş­luk rütbesine yükselmiş.
Sayfa 289 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Ancak birinin eşi olarak tüm kadınların yaşayabileceği (ve karşı koymaya çalışabileceği) tüm bu istemlerin ötesinde, bir askerle evlenen kadın, asker eşi olmaya özgü istemlerle de başa çıkmak zorundadır: O toplum tarafından yalnızca belli bir erkekle olan ilişkisiyle değil, aynı zamanda güçlü bir dev­let kurumunun üyelerinden biri oluşuyla da tanımlanır; yal­nızca şu ya da bu askerin eşi değil, bir asker eşi olarak görü­lür. Dahası, genellikle kasıtlı olarak (çok sayıda ordu mensu­bunun sivil dünyaya verdikleri isimle) "gerçek dünyadan" soyutlanmış bir sosyal çevrede yaşar ve bu yüzden, daha ge­niş, görece daha serbest olan söz konusu sivil yaşamdaki kadınlardan gelecek potansiyel desteğin büyük bölümünü yitir­miş olur. Ordudaki ekonomik refah unsurlarının pek çoğu, nakit ma­aşlar değil, ayrıcalıklar (örneğin üslerdeki dükkanlardan, tıbbi hizmetlerden yararlanabilme) biçimindedir; yine de bu ayrıcalıklar kadına yalnızca asker kocasının askeri statüsü dolayı­mıyla ulaşır. Aynı zamanda, askerlerle evli olan kadınlar, ale­nen eril bir ahlaki yapının olağanüstü ölçüde içine işlediği bir kurumun parçası olarak görulür. Bunun sonucunda bir kadı­nın eş olarak dişilliği, askeri yetkililer tarafından, ancak mili­tarize erilliği pekiştirdiği ölçüde değerli görülür. Dişilliğin ve karılığın, askeri birimleri bir arada tutan gözde bağlardan olan erkek dayanışmasına müdahale etmesine veya onu zayıflatmasına izin verilmemelidir.
Sayfa 284 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Reklam
Bir askerle (ya da denizci veya pilotla) evli bir kadın, pek çok bakımdan, tüm evli kadınların yaşadıklarına benzer bas­kı ve zorluklar yaşar. Genellikle sırf maddi refahının değil, kimliğinin de kocası olan erkeğe bağımlı olduğu düşünülür; toplumsal sınıfı ya da mevkisi, kocasının sınıf ya da rütbe­sinden yola çıkılarak belirlenir; ondan kendi yaşamını, koca­sının işinin gerektirdiği tayinlere göre ayarlaması beklenir; yetenekleri ya da ücretli bir işte çalışıyor olmasına bakılmak­sızın, kendisini kocasının yardımcısı olarak görmeye zorla­nır; kocası için cinsel olarak erişilebilir olması ve kocasının ara sıra yaptığı evlilik dışı kaçamaklara hoşgörüyle yaklaş­ması beklenir.
Sayfa 283 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Mayıs 1998'de, dünyanın bü­yük bölümünün dikkatinin Kosova'da tırmanan militarizme yönelmesinden tam bir yıl önce, Belgrad'ın kadın eylemcile­ri, başka yerlerde yaşayan kadın eylemcilere tanıdık gelecek şu meşur uyarıyı yayımladılar: Eğer erilliğin militarizasyo­nu, ötekilerin dışlanması ve feminist eleştirmenlerin vatan hainleri olarak gösterilmesi üzerine inşa ediliyorsa, bugünün dünyasında bundan doğacak sonuç, yerel bir çatışmadan iba­ret olacakmış gibi görünmüyor; bu, olasılıkla uluslararası bir savaş olacaktır. Belgrad feministleri çok katmanlı, analitik uyarılarına şu ifadeyle başlamışlar: "İşe ataerkillikten başlı­yoruz."
Sayfa 274 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğu­nu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten da­ha inanılmaz ne olabilir? Gerçeğin bizlere en doğal olgular biçi­minde, her gün binlercesini sunduğu olaylar kadar akıl almaz olanını bir roman yazarı kağıda dökemez.
Sayfa 296 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı
Yaşadığımız zaman dilimi tepkisel davranmaktan çok, gerçekçi bir dönemdir. Çok kişi, pek çok kişi böyle, gerçekten acı çekiyor; ciddi anlamda geçmişle ilgili tüm bağlarını gerçekten koparmış ve yeniden başlamak zorunda bırakılmış, çün­kü bu insanlara kimse yardımcı olmuyor. Yöneticiler ve akıl hoca­ları da onlara baş sallamaktan öteye gitmemişlerdir.
Sayfa 281 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı
Günümüzün bazı bayat yazarları
Oysa ben "görünenleri, duyulanları ve okunanları" yazıyo­rum. İyi ki "gördüğüm, duyduğum ve okuduğum" her şeyi yaz­mak vaadiyle kendimi kısıtlamamışım. Hem duyduklarımız hep tuhaf şeylerdir. Hepsi kendiliğinden şuraya buraya saçılır da bir araya getirmeyi başaramazsan, nasıl aktarabilirsin onları? Aslında bana öyle geliyor ki
Sayfa 280 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı
Reklam
Çok yaşlı insanlar her zaman çocuklarla iyi anlaşırlar: Onlar da çocuk gibi olmak isterler; bazen tam çocuk olurlar.
Sayfa 275 - Yapı Kredi Yayınları - 3. Baskı
3.950 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.