Meşhur hikayedir.. Delikanlının biri kalbini çıkarıyor bir meydanda. Kanlı canlı bütün damarları geniş tıkır tıkır atan bir kalp.. "Var mı bu kalpten daha iyisi?" diye. Ordan yaşlı bir amca göğsünden kalbini çıkarıyor ve onun kalbinin yanına koyuyor. "Bu diyor senin kalbinden daha güzel." Çocuk burun kıvırıyor.. tekliyor, damarları tıkanmış, bu mu diyor. "Evet diyor bu daha güzel. Çünkü bu kalp sevdiklerinin ardı sıra koşarken böyle sararıp soldu, bu kalp hüsranlar yaşarken hayalkırıklıkları ile başetmeye çalışırken böyle teklemeye çalıştı, bu kalp yetime muhtaca öksüze yolda kalmışa yardım ederken koşturmaktan damarları böyle daraldı, bu kalp güzel"
Lekesiz çiziksiz bişey olmaz ki sahici değildir bi kere.. Şimdilerde çoğumuz "sahibinden az kullanılmış kalp" olma bulma derdinde..
Şimdi tutsağım. Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var: Ölüm cezası!