Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özden Yıldız

Rüzgarın sesi yok burada, yoksa kulaklarım duyma yetisine mi sahip değil? Arasındaki farkı bilmiyorum.Daha öncesinde var olan duyuları yitirme duygusu mu bu, yoksa hiç sahip olmamış olmak mı?Arasındaki farkı bilmiyorum. Ağaçların yaprakları sallanıyor, rüzgarı duymuyorum, hissetmiyorum. Yaprakların rengi yeşil değil, küle dönmüş bir kırıklık
Reklam
Hayat, sanattır.Evrenin sergisinde imzası sana ait olmayan ama, resmin içinde gömülüp kalmış bir figür, bir şarkının en anlaşılmaz yerindeki bir söz,bir şiirin ortasında başı boş gezen bir mısra, bir filmin adı bilinmeyen figüranısındır sen. Hayat,senin dışında olan ama, seni kendi içinde barındıran bir var oluş ve nihayetinde senin yok oluşunun baş kahramanıdır...
Ve kadın aldandı! Aşkın kendisiydi kadın, eli ayağı yüzü gözü yani bütün uzuvlarıyla "ask,kadındı" aşkta aldandı çünkü hep yalnızdı, aşka değecek başka canlı yoktu, canını yaktığı, koluna taktığı içine temel atan her adamın geride bıraktığı inşaat yıkıntısıydı, ve sağlam kalan duvar kadına yakışırdı, aşk kadına yakışırdı… Ve sonra anladı ki bütün bu susmalar kendini acıttığındandı, hayat ne kadar yanlış yapmış tarifini "kadın"ın, o ki; konuşurken bir başkasını susarken kendini yaralayandı, kadındı... (Ö.Y)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
MEKANSIZLIK ÇIKMAZI- Yol aynı, güzergâh aynı...gidilen yer,gelinen yer aynı...Değişmezliğin içinde değişen bir ruh ne kadar sığabilir bedenine, yaşadığı şehrin kefenine? Şu sessiz duvarlar, duvardaki kolonlar, odanın içindeki eşyaları anlatmanın manası yok, her şey cansız yerinde duruyor yerli yerince.Kitaplar dizili, yatak keyfiyetinde, pencere odanın dış kapısı, açsan içeriye tozu dolar hayatın ve içeriden dışarıya çıkamaz içinden taşırdıkların. Kabına sığmayan dar bir kalıba sahip insan , şimdi gel de çık ruhundan!! ( Ö.Y.)
Sesin duyulması için çığlık atmak değildi mesele, susarken de anlatabilmekti derdini, ki aslında dert değildi yaşamak... Eskiydi bir şeyler, eskitilmiş-ti, yıpratılmış, saydamlığını yitirmişti ya ondandı bütün sıfatsız ve yüzü düşmüş hayatlar... Milyon kere de tekrar etsen değiştiremediğin, içine kazınmış, ruhuna bulanmış, bulanıklaşmış,kir pas içinde, yitirilmişlikten ibaretti bütün düşler.... Razı geldiğin, boyun eğdiğin değil, kabulendiğindi o senin, kabullenildiğindi, çünkü kabul görmek değildi derdin, kendini onaylamak adına onun imzasına ihtiyacın vardı belki de kim bilir... Aslı olan mıydı, asıl olan mıydı, yoksa asılıp kalan mıydı boğazına, içine oturmuş ayaklanamayan bir direniş mi....(Ö.Y)
Reklam
Kaç kıvılcımla yangın olur içimdeki kötü niyet ve kaç kurumuş iyi niyeti yakar, fil avcılarıyla dolu surlarımda içimden yıkıyorum herşeyi kendi tuzaklarıma düşüyorum...(Ö. Y)
Herkese iyi akşamlar. İstanbul da olanlardan bir isteğim bir ricam olacak. Almak istediğim edebiyat dergileri bulunduğum şehirde satılmıyor maalesef. Bana kargo ile gönderim yapabilecek bir arkadaş çıkar mı?
Bazen bir sis çökebilir , güneş kapanabilir, umut tükenebilir, yeniden yollara düşülebilir, yeniden kendini arayabilir bir kadın.... Bazen geriye dönebilir bir kadın... Bazen geçmişi tekrar edebilir bir kadın... Bazen düş kırıklıklarını yeniden dağıtabilir, yeniden parçalayabilir bir kadın.... Bazen bir bitişten bir başlangıç doğurabilir bir kadın....Bir çocuğu, daha doğurmadan düşlerinde öldürebilir bir kadın... Bir çocuğu sadece düşlerinde büyütebilir bir kadın ... Bazen bir kadın kendini kendinden yeniden doğurabilir..Bir kadın düşlerinde kendini boğabilir... Bazen mevsimleri değiştirebilir bir kadın, kardan güneş, yağmurdan rüzgâr yaratabilir, güneşten yağmur yağdırıp baharı içinde yaşayabilir bir kadın...(Ö.Y)
ASRIN...-1- Şarkılarla sesini kapatan kadınlardan, söyleyeceklerini hiç cümle kurmadan şarkı sözlerinin anlaşılırlığında gizleyen kadınlardan...Çünkü kendi cümleleri anlaşılmaz, anlaşılamaz, yan yana gelir harfler ama hüznünün resmini çizemezler. Yüksek katlı binaların arasında kalmış boş arsalar gibi boş ve yalnız kalır anlaşılmazlıkları... Dışarıdan gelen seslere ve hayatlara da kapatır kendini.Duyulmayı istemekle, duymayı istememek arasında , duyulur duyulmaz bir hayattır..kadındır,kalmıştır, kapılmıştır,kandırmıştır,kanıksamıştır ve nihayetinde katılaşmıştır... Taşırmaktan korktuğu birikmişliklerini bir kenarda bekletip, beklediği yeniliklere yer açamamanın, daralmanın daralttığı, günlerin hem yetersiz hem fazla geldiği, zaman tasarrufu ile israfı arasında kaybolmuş ve nihayetinde yitmiş,birikmiş,taşmış,dolamamış,zamanı zamanlayamamış.... Uzun saçlıyken kısaltmaya meyledip, kısa saçlıyken uzun saça sabredip, ömrünün uzunluğunun ve kısalığının ölçüsünde ne istediğine karar veremeden, harcayan , tüketen ve tükenen olmuş bir kadındır ASRIN'dır... (Ö.Y)
Mahalli Olmayan Mahalle Tavanı ve tabanı arasında mesafelerin olmadığı,yerçekiminden kaynaklandığı muhtemel diyeceğimiz bir ağırlıkla herkesin başı önünde bu mahallede.Bir başlangıcı ve bir sonu yokmuş gibi, başka bir mahalleye ya da sokağa caddeye bağlanmıyormuş gibi kendi halinde özerk bir bölge.Ve burada var olan her hane kendi bayrağını dalgalandırırcasına kurallarıyla, ilişkileriyle soyutlanmış hayatların ikamet ettiği eyalet sistemi gibi iç işlerinde kendine dönük , köşeleri sağlamlaştırılmış kapalı bir kutu. Hem totaliter, hem otoriter,hem cumhuriyetçi,hem oligarşik,çok yönlü fakat belli bir istikameti olmayan, ok işaretlerinin işaret ettiği,olmayan doğruların mahallesidir...Mahalle sakinleri de bir süre sonra mahallenin ruhuna sahip olur.Her biri farklı yönde ilerleyen, hepsi aynı istikamette yalnızlaşmakta, farklı hikayeleri yaşayıp aynı sona ulaşmaktadır. Uzun merdivenlerden aşağı inilen, pencereleri olmayan , hayata kapalı duvarlar misali bir yer burası.Burada herkesin kendi içine açılan, dışarı açılmayı bekleyen kapalı pencereleri ve yukarı çıkılmayı bekleyen uzun merdivenleri var.... (ö.Y)
Reklam
Şimdi ben sereserpe kaldıysam yalnızlığın tahta zemininde, sırtımı kemiren insan kurularından kurtarın beni ve gizlediğim aklarımı karalara boyayın , inatla namus meşalesinde yaktığınız kadınlara ekleyin temiz ellerinizle örtün toprak altı edin namussuz ruhlarınızı... (Ö. Y)
Kitaplarımı satışa çıkartıyorum, isteyen olursa piyasa fiyatının yarısına kadar düşüreceğim fiyatları..
Bu dünyaya birini getirme düşüncesi içimi dehşetle dolduruyor. Dilerim bedenim bütünüyle yok olur. Dilerim kimseye var oluşun sıkıntısını ve kepazeliğini bulaştırmam... Çocuklar birileri için dünyaya getiriliyor olabilirler ama bu birileri hiçbir zaman kendileri değil. -David Benatar
Aitlik 'sahiplik' egosunun tamamlayıcısıdır. Bireyin önce ailesine sonrasında hayatındaki karşısına çıkan her kuruma-okul,iş,arkadaş,iş,mahalle,şehir,ülke,fikir,inanç .- ait olması ve bununla da sahibine koşulsuz inanması ve onun için emirleri yerine getirmesi beklenir.Anne baba sözü dinleme, mahalle kültürüne ayak uydurma,arkadaş için fedakar olma,iş hayatında patronun emirlerine sorgusuz boyun eyme,yaşadığı şehrin geleneksel toplumsal yapısına aykırı davranmama,eşi ile yine toplumsal kurallar doğrultusunda örnek aile kavramı çerçevesinde yaşama,ülkesini sorgusuz sualsiz savunma tabi olduğu milleti yüceltme bayrağa saygı tarihine sahip çıkma ve bunları yaparken sadece bu kavramlar çerçevesine alınacak argümanları yüceltme( savaşma, şehitlik,milliyetçilik,..) (Ö. Y)
Gazete sayfasında aranıyor kayıplar Soruşturuluyor kimsesiz çocuklar Sokaktaki hayvanları sokaktaki insanlardan ayıran duvarlar şahit Söylüyorum bak ve dinle, duy ve gör Hayvani değil insani cehennemlik ve cephanelik bu yeryüzü Çünkü kepaze insan sürüsü Ve çoğalıyor insan dölü Ve insan ölü.. (Ö. Y)
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.