Yani olabildiğince dalgın, düşünceli ve çaresiz oluyordu. Bir o kadar da yalnız hatta, yapayalnız... Belki arada bir hala vah çekiyordu da, artık ben işitemiyordum.
Bir yandan da tabii, yanıtlarını arardım bu soruların; o kadar çok, o kadar çok arardım ki, yanıt veremeyen kendimi soru soran kendimden kurtarabilmek için sonunda saçma sapan hayaller kurmaya başlardım.