Geçiyor yıllar farkına varamadan.Kaç insan geçti ömürden,kim bilir hangi yorgun sayfalardan kalan bir cümleyiz yüklemi olmayan,tıpkı hayat gibi...devamı olan yüklemi olmayan cümle misali..Yorgunuz ama bedenen değil yorgunluğumuz her gün bir köşebaşında ya solumuzdan ya soluğumuzdan eksiliyoruz ama hep daha güçlü adım atmaya çalışıyoruz. Herkesi mutlu etmeye çalışıyoruz ancak kendimizin de mutlu olmamız gerektiğini unutuyoruz. Herkese uzanıyor da elimiz bir kendimize uzanmıyor bazen. ancak biz noktalı virgül gibiyiz.Virgülden sonra daha güçlü noktadan biraz zayıf...Cümlenin yüklemini birlikte getireceğiz ve noktayı koyacak kadar güçlü yeter ki solumuzdan tevekkülü,soluğumuzdan güzel sözleri,kalbimizden iyiliği,elimizden kalemi bırakmadan kelamımızı güzel söyleyelim...
Bizde PES ETMEK YOK...
Ben anlatamadım, içimde biriktirdiğim Boğazımda düğüm düğüm olanları anlatamadım. Gülüşlerimin arasına sığındı gözyaşlarım Boğazımın ortasına, yumru oldu yutkunamadım Geceleri uyuyamadım.
Nefes dahi alamadım bazen Kimse anlamadı. Bende anlatmadım.
Devir değişti artık yapılan kötülüklerin değil, Yapılan iyiliklerin bedelini ÖDÜYORUZ.
Haklıyken haksız çıkıyorsun Kendini anlatamıyorsun savunamıyorsun bile....
Mağarada 200 yıl önce tuz yatağına düşerek ölen eşek bozulmadan günümüze kadar kalmıştır. Eskiden tuz at ve eşek arabaları ile çıkarılıyordu. Ankara MTA müzesine taşınan eşek bozulmaya başlayınca yeniden tuz mağarasına geri getirilmiştir. Tuzlu ortam antibakteriyeldir, mikrop bakteri üreyemez, bu nedenle çürüme olmamaktadır. Yakın zamanlarda bulunan bozulmamış tavşan ve yılan ölüsü mağarada sergilenmektedir.